Gönderi

Bazen bazı düşüncelerimizi paylaşmaktan endişe ederiz ve içimizdeki mahzene hapsederiz. Baskın olan onay alma duygumuz eleştirel en ufak bir söyleme izin vermez. Susarız, harekete geçmekten imtina edip, bastırırız hayallerimizi… Biri bizi anlasın isteriz. Bekleriz ve zaman kaybederiz. Oysaki düşüncelerimiz bitmez tükenmez. Yaradılışımızın bahşettiği tüm yeteneklerimiz hayata geçmek için “Korkma, harekete geç artık!” derken yine sesi kısarız korkuyla. “Ya başaramazsam!” duygusu ağır basar ve susarız. Özgüven yaratıcılığın en önemli hareketidir. İçimizdeki sese kulak vermek için ilham perileri gelir ve bizi harekete geçirir. En umutsuz anımızda çaresizlik duygusunun pençesinden bizi kurtararak hayalleri ötelemememiz gerektiğini anlatıverirler. Onların hikayesi bizim hikayemiz olur… Yalnız olmadığımızı hissettirirler. Her dibe vurduran anların bir sıçrayışa gebe olduğuyla yüzleştirirler. İçimize attığımız her yaratıcı özelliğimizi dışa vurmaktan korkarak, çekinerek neler yapabileceğimizi nasıl anlayabiliriz ki!
Sayfa 95
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.