Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
·
Puan vermedi
Kadının sadakatsizliği üzerine yazılmış, mükemmellikleri ya da en iyi oldukları konusunda konsensüse varılmış üç roman vardır. 1) 1856’da yayınlanmış Gustav Flaubert’in Madam Bovary’si. 2) 1877’de yayınlanmış Lev Tolstoy’un Anna Karenina’sı 3) 1916’da yayınlanmış John Galsworthy’nin The Forsyte Saga’sı*. Böyle bir tanıtım yapıp şereflerine kadeh kaldırıyor Raisa Enverovna. Bu ufak tefek kitap kurduna bakarken ne çok Enver oğlu, Enver kızıyla tanıştığım geliyor aklıma. Enver Paşa, Sovyet Türkleri için kendini ifade edebilmenin simgesi olmuş en karanlık günlerinde rejimin. Yazara da okura da içelim diyor, Tatyana Viktorovna. Gözleri gözlerime dikili devralıyor konuşmayı, herhalde okumayan olmadığı için de, itirazı olan yoktur, diyor. Onun derdi, İngilizce tıpkı basımını hediye etiği The Forsyte Saga’yı okuyup okumadığımı kontrol etmek. Gülümsüyorum. Evet, diyor muyum, demiyor muyum, sorun değil. Kadehimden kocaman bir yudum Seperavi eksiliyor. Şostakoviç’in iki numaralı valsinin ortalarını bulmuşuz. Sahnede Anna, gövdesi ayaklarının izinden gidiyor. Gözle kaş arasında birbirlerini bulduklarını görüyorum. Vronski’nin Anna’ya bakışlarının içimde yeşerttiği haset dalgaları şiddet sosuyla halvet olup gözlerimin içine oturuyor. Gözlerim kızarıyor. Durun, demek geliyor içimden, hepsi bu değil. “Aşkı Memnu” var. Ah Bihter. Behlül bir de. Filmiyle karıştırmayın ama. Bu bir roman. 1900 yılında yayınlanmış hem de. Zaten konumuz roman değil mi? Kafamdaki Valsleri uğurluyorum. Bir muhasebe süreci başlıyor beynimde. Üç değil, dört roman, dört kadın olsun istiyorum. Flaubert’in Emma’sı, Tolstoy’un Anna’sı, Galsworthy’nin Irene’si, Uşaklıgil’in Bihter’i. Hepsinin ortak özelliği ruhsal yalnızlıklarını sona erdiren prenslerini bulmaları. Emma, içlerindeki en gözü kara olanı. Çok “günah” işliyor. Anna, Bihter ve Irene ise birer kez “uyuyorlar şeytana” Flaubert “Emma benim der,” gözü kara savunur. Tolstoy, Anna’yı, hatalarını mazur gördüğü, sempati duyabileceğimiz etten ve kemikten bir insana dönüştürür. Galsworthy “İrene’ne nötrdür. Ne lehine ne alehine yorum yapar. Okura bırakır her şeyi. Uşaklıgil “ Bihter’i sevmez. Basitleştirir, nefret öğesi yapar: Motifleri ve sebepleri yeterince işlenmemiş, çiğ bir Emma veya Anna’dan ibaret, atar okurun önüne. Ben Bihter'e ne kızdım ne de affedecek denli taraf oldum. Yazarına da kızmadım Zeitgeist'e yenildi diye. Keşke, dedim, keşke Bihter'i önümüze atıp parçalatmasaydın. Aynı suda iki kez yıkanamazlığa küsüp kadehimi boşaltıyorum, bitiyor Seperavi.. *İlk ikisini Türk okurları çok iyi bilir. Üçüncüsü konusunda emin değilim. Ne Nobel sahibi yazarını ne de bu en önemli eserini tanırlar. Bihter'i zaten bilirsiniz.
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Yakamoz Yayınları · 201617,8bin okunma
··
909 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Metin Bey ne desem bilemedim, en sade şekilde elinize yüreğinize sağlık. İnceleme ve tespitleriniz harika.Bence son zamanlarda site edebi bakımdan zirvede günler yaşıyor sizin ve sayesinde, Rogojin, Hakan S. Bey, Ay Hanım ve ismini sayamadığım tüm edebiyat severler iyi ki varsınız ve buraya yazıyorsunuz, iyi ki biz bunları okuyup umutsuzluğumuzu bir nebze azaltıyoruz. Bu arada bugün Rogojin Hocamla buluşup çok keyifli sohbet ettik sizlerin de kulaklarınızı çınlattık. İlk merhabadan sonra kırk yıllık dostmuşuz gibi bir sıcaklık hissettim sayın hocam ve arkadaşlarından, çok keyifliydi. ( laf aramızda çay ısmarlayacağım dedi, üstüne yemek de söyledi, gönlü kadar cebi de zengin galiba), hepinize selamlar, saygılar.
2 önceki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Muzaffer Bey, ne güzel sözler etmişsiniz. Bu fukara çok mutlu oldu, bilesiniz. Bin misli mutluluk yağsın hayatınıza.
Bu yorum görüntülenemiyor
Hatice okurunun profil resmi
incelemeyle birlikte sanki bu dört kadını bir baloya götürmüş ve Metin bey de onları seyretmiş gibi hissetmediniz mi siz de :) Zweig ı da eklemeliydiniz bence Metin bey zira her hikayesinde muhakkak aldatan bir kadın vardır :) tekrar elinize sağlık hoş bir iincelemeydi.. dizisini izlemedim ama o dönem herkesin ağzında şu replik vardı '' BEHLÜL KAÇAR'' :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.