Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tanrı, kendisini, İyilik ve Kötülüğe göre yargılayan bir yargıç konumuna taşıyan bir anlama yetisine, bir istence ve tutkulara sahip midir? Aslında biz, sadece kendimiz tarafından ve hallerimize göre yargılanırız. Etika, ahlaki yargılamanın aksine, hallerin fiziksel-kimyasal sınavlarından oluşmaktadır. Öz, tekil özümüz, anlık değil, ebedidir. Yalnız, özün ebediliği sonradan gelmez, sürenin varoluşuyla sıkı sıkıya eşzamanlı, eşvaroluşludur. Ebedi ve tekil öz, kendisini bir ilişkide ebedi gerçeklik olarak ifade eden yeğinlikli parçamızdır; varoluş ise sürede ve bu ilişki altında bize ait olan uzamlı parçalar bütünüdür. Varoluşumuz süresince bu parçaları eyleme gücümüzü artıracak şekilde bileştirmeyi ne kadar başarmışsak, salt kendi kendimize, yani yeğinlikli kısmımıza dayanan o kadar çok etkileniş deneyimlemişizdir. Eğer bunun tersine, kendimizin ve başkalarının parçalarını sürekli olarak yıkıma uğratmış ya da çözüp dağıtmışsak; yeğinlikli ya da ebedi kısmımızın yani özsel parçamızın, kendisinden kaynaklanan ancak çok az sayıda etkilenişi olur ve kendisine bağlı hiçbir mutluluğu olmaz. Öyleyse iyi insan ile kötü insan arasındaki son ayrım budur: İyi ya da kuvvetli insan, öylesine tam ya da öylesine yeğin bir biçimde varolandır ki, ebediliği yaşarken ele geçirmiştir ve her zaman uzamsal, her zaman dışsal olan ölüm onun için çok küçük bir şeydir. Demek ki etik sınav, ertelenmiş yargılamanın karşıtıdır: Ahlaki bir düzen kurmak yerine, hemen şimdiden başlayarak özlerin ve özlerin hallerinin içkin düzenini onaylar. Ödüller ve cezalar dağıtan bir senteze varmak yerine, kimyasal bileşimimizi analiz etmekle yetinir.
Sayfa 55 - NorgunkKitabı okudu
·
223 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.