Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Marksizm'in ışığında Diyalektik
“Kapitalizmin iç çelişkisi nedir? Bu çelişki şudur: Maddesel malların üretim biçiminin ‘toplumsal/ortaklaşa’ bir duruma gelmesine karşın, üretim araçları üzerindeki mülkiyetin ‘özel’ olmakta devam etmesi...” Okumadan önce bu kadar kapsamlı bir konunun bu kadar sayfaya sığdırılabileceğini tahmin etmemiştim. Birazdan okuyacağınız incelemede, 110 sayfaya sığdırılan bu kitabı 2-3 sayfaya sığdıramayacağımı itiraf etmeliyim. Özetin özetini yazmak çok çok zor. Bir sürü anlam kopuklukları, oradan oraya atlayış göreceksiniz. Ama çoğundan bahsetmek istediğim -ve bunu oldukça kısa tutmak istediğim- için bu konuları pekiştirmek için kitabı okumanın şart olduğunu düşünüyorum. Hegel’in diyalektik mantığı; Aristoteles’in donmuş (statique) mantığında, metafizik yönteminde değildir. Aksine aklın çelişkiler içinde hareket ettiğini açıklar. Sav, karşıtsav, bireşim = tez, antitez, sentez “Her şey değişir, her şey çelişmelerle doludur.” Zıtlıklar yeni bir şeye gebedir. Hegel’in diyalektiğinde ise, hareket bir gün sona erecektir. Bir gün her şey aydınlanacaktır. Buna Nietzsche şöyle karşı çıkar: “Hegel'e göre evrensel sürecin en yüce noktası, Berlin’de onun (yani Hegel'in) kendi varlığı ile aynı zamanda ortaya çıkmıştır!" Engels de şöyle der: "Hegel ile güya mutlak hakikate varmış oluyoruz; böylece, dünya tarihi de artık sona ermiş oluyor. Fakat, yapacak hiçbir şeyi kalmadığı halde, gene de onun sürmesi gerekiyor!" Hegel idealisttir. Hegel idealizmine göre dış dünya, fikrinin gelişmesi için zorunlu bir bahaneden başka bir şey değildir; ancak aklın diyalektiğine hizmet ettiğinden dolayı bir değer ve gerçeklik taşımaktadır. Öte yandan Marx, Hegel’in diyalektiğine katılmakla birlikte, idealist değil materyalisttir. Ayrıca, diyalektiğin hareketinin sona ermeyeceğine inanır. Diyalektik Maddecilik üzerine tonla şey söylenebilir. Çok uzatmayacağım, öncelikle Marx’ın Kapital’e yazdığı ön sözü bırakacağım: "Benim diyalektik yöntemim, yalnızca ilkeleri bakımından Hegel'inkinden ayrılmakla kalmaz, aynı zamanda doğrudan doğruya ona karşıt bir yol tutar. Hegel'e göre, Fikir adı altında bağımsız bir özne oluşturan düşüncenin süreci gerçeğin yaratıcısıdır; gerçek bu akışın dışa vurmasından başka bir şey değildir. Bana göre ise, tam tersine, fikirler dünyası insan zihnine yansımış, aktarılmış olan madde dünyasından başka bir şey değildir (...) Diyalektik, Hegel'de bir aldatmacaya, mistikleşmeye varır gerçi, ama bu, onun hareket ve gelişmenin genel biçimlerini bütünüyle ve bilinçle ilk kez ortaya koymasını önlemez. N'eyleyelim ki, Hegel'de diyalektik altüst olmuştur, baş aşağı durmaktadır. Mistik kabuğun altındaki akılcı çekirdeği bulmak için onu tersine çevirmek, yani ayakları üstüne oturtmak gerekmektedir." Diyalektik maddecilik, her yeni soruna önceden uygulanabilen dört başı mamur bir formüller yığını değildir. Bu bir yöntemdir. #130867610 Marx’a göre felsefenin amacı, düşüncenin diyalektik hareketin gerçeğini diyalektik hareketine uydurmaktır. Bunu elde etmenin yöntemi ise eylemdir. Feuerbach Üzerine Tezler’de şöyle açıklar: "İnsan hakikati, yani düşüncesinin doğruluk, açıklık ve gücünü pratikle kanıtlamalıdır." Diyalektik maddeciliğin amacı, insanı dünyanın, hiç olmazsa toprağın efendisi yapmaktır. Hani Çayan der ya: “Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır…” Devrim sonrası daha engebelidir… Uzun bir süreçtir, türlü zorluklarla uğraşılır. Devrim sonrası ilk gerçekleştirilen proletarya diktatörlüğüdür. Bu kavram çoğunlukla yanlış anlaşılır. Günümüz kapitalist toplumları, birer burjuva diktatörlüğüdür. Bu toplumlarda, hiçbir zaman proletarya yönetime katılamamıştır. İşçi sınıfının, yani çoğunluğun yönettiği bir toplum yapısı, günümüz kapitalist toplumlarından daha demokratiktir. (Bu konuda daha detaylı bilgi için Lenin’in Devlet ve Devrim adlı eserini tavsiye ederim.) #107866057 İftiracılar, sınıfsız bir toplumun durgun ve ölgün olduğunu iddia ederler. Ama bu konuda yanıldıkları açıktır. Bu toplumda insanlar, sınıfsal çıkarlarının dışında gerçekten fikirleri üzerinde çatışırlar. Böyle fikir zenginliğinin yönlendireceği tek bir yön vardır: İleri! Son olarak eklemek istediğim şey sosyalizmin dine düşman olup olmadığıdır. Sosyalizm, dinlere karşı kin, nefret ve küçümsemeyi kesinlikle reddediyor. Bunun yerine dinlerin kaynağını araştırmayı öğütlüyor. Dinin bireyle Tanrı arasında kalması gerektiğini söylüyor. Siyasetten kesinlikle ayrılmasını, toplumda düzen değişikliği yapmayı amaçlayan dini örgütlerin başını ise ezmeyi öğütlüyor. Kabul edelim ki, tarikatçıların ( resmim.net/i/kqq6h ) bu topluma hiçbir yararı olamaz. Bunları gerici kabul edip üstlerine perdeyi çekmemiz gerekiyor. “Din işlerini bağımsız cemaatler yürütmelidir. Bütün din ve mezhepler eşit haklar taşımalıdır. Hiçbiri ötekinden üstün ya da aşağı tutulmamalıdır. Herkese tam bir inanç ve vicdan özgürlüğü tanınmalıdır. Kimse inancından ya da inançsızlığından ötürü kınanmamalı, kötülenmemelidir. Bütün yurttaşlar dilediği gibi inanmakta ve inancına göre davranmakta özgür olmalıdır.” Diyalektik Materyalizm hakkında detaylı bilgi için:
Diyalektik Materyalizm
Diyalektik Materyalizm
Diyalektik Materyalizme Giriş
Diyalektik Materyalizme Giriş
Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm
Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm
Felsefe - Bilim ve Din
Felsefe - Bilim ve DinRene Maublanc · Evrensel Basım Yayın · 201629 okunma
··
1.062 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.