Gönderi

Büyükannem eski, yaylı bir kanepenin üzerinde beni yanına sıkıştırarak uyurken, büyükbabamın odanın karşısında küçük bir karyolası vardı. Hepsi buydu. Çocukluğumdaki sınırsızlığı yaşadığım yer işte bundan ibaretti. Kendimi evimde, güvende ve sevilmiş hissetmek için olmam gereken yer burasıydı. Yıkıntı halindeki bu evin ve bu insanların ezici, hipnotize edici etkisi beni asla terk etmeyecekti. Bugün bile rüyalarımda orayı ziyaret ediyor, tekrar tekrar oraya gidiyor, oraya dönmek istiyorum. Orası mutlak güvenliğe, her şeyi yapma iznine ve korkunç, unutulmaz, koşulsuz sevgiye sahip olduğumu hissettiğim bir yerdi. Beni hem mahvetti hem de olduğum kişiye dönüştürdü. Mahvetti, çünkü hayatımın geri kalanı boyunca, ilişkilerimin biraz normal olmasını sağlamak için kendime sınırlar çizmek konusunda büyük bir mücadele verdim. Olduğum kişiye dönüştürdü çünkü beni hayatım boyunca sürecek “tekil” bir yer arayışına itti ve müziğimde beni yönlendiren kararlı, tutkulu bir açlık verdi. Güvenlik tapınağımı, anılar ve özlemin canlılığını kaybetmiş ateşi üzerinde kurmaya çalışmak, umutsuz ve hayat boyu süren bir çabaydı.
Sayfa 24 - Doğan KitapKitabı okudu
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.