Madam Bovary // Gustave Flaubert
Madam Bovary, Fransız edebiyatının başyapıtı olarak bilinir. Aslında başyapıt olmasının birçok nedeni var. Okurken Emma' nın çaresizliğini ve günden güne çöküşünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Konusu çok basit, yasak aşk ama işlenişi o işte çok farklı... Emma , Charles ile evliyken Rodolphe 'a aşık oluyor. Evet aldatmak çok aşağılık bir davranış bunun bahanesi olmaz ama tüm tabloyu net görmek için nedenlerine baktım Emma' nın. Koskoca bir kalede esir prenses gibi yaşıyor, ruhunu dinlendiren piyanoyu bile Charles yasaklıyor, pahalı diyip geçiştiriyor. Emma'nın hiçbir sosyal aktivitesi, sosyal yaşamı yok, aldığı kitapları bile okumasını yasaklıyorlar. Sonra da Charles ona bir nesneymiş gibi davranıyor, bir kadın değil de bir nesne. Gerçekten bir kadının gitmesini istiyorsanız, onu değersiz hissettirin. Arkasına bile bakmayacaktır. İşte Emma, tüm bu olanlar içinde günden güne tükeniyor ve kendini Rodolphe 'un kollarına atıyor. Sevgisinin arkasında duruyor tüm malvarlığından vazgeçiyor ama Rodolphe korkak çıkıyor ve korkuyor. Tüm bunlara dayanamayan Emma, arsenik içerek intihar ediyor. Zamanında çok yadırganan Madam Bovary hakkında suç duyurusunda bile bulunulmuş. Savcı karşısına çıkan Flaubert 'e toplumu yozlaştırma ve ahlaksızlığı yüceltme suçlamaları yapılmış ardından o ünlü soruyu sormuş savcı :
"Madame Bovary kimdir?"
Flaubert tüm samimiyetiyle " Madame Bovary benim" demiştir. Bana kalırsa herkesin okuması gereken bir kitap. İyisiyle kötüsüyle bir kadının aşkına ne denli sahip çıktığı anlatılıyor.