Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erasmus'a özgü kader, şimdi Luther'in önünde uzanmıştı. Onun tümüyle ruhsal ve dinsel anlamda söylediklerini geniş kitleler ve bu kitlelerin bağnaz önderleri, Luther'in deyişiyle "maddi" anlamda, kışkırtıcı anlamda alıyorlardı. Bir dalganın ötekini izlemesi ve yutması, devrimin yapısının değişmez gereğidir; bu kargaşa içinde Erasmus, Jirondenleri; Luther, Robespierre'cileri, Thomas Müntzer ve yandaşları da Marat'cıları temsil ediyorlardı. O güne kadar tartışılmaz önder olarak kalmış olan Luther, bir anda iki cepheye karşı, aşırı ılımlılar ile aşırı atılganlara karşı savaşmak, Almanya'nın yüzyıllardan bu yana yaşadığı en korkunç ve kanlı ayaklanma olan bu toplumsal devrimin sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalmıştı. Çünkü köylü kitlesi, Luther adını yüreğine kazımış, kendisine bayrak edinmişti; bu asilere, efendilerine başkaldırmak yürekliliğini de yalnızca Luther'in imparatora ve imparatorluğa başkaldırıp bu yolda başarı kazanması vermişti. Şimdi Erasmus, haklı olarak ona, "İşte şimdi senin düşüncelerinin ektiğini biçiyoruz,” diye sesleniyordu, “sen asileri tanımak istemiyorsun ama onlar seni tanıyorlar... Bu felakete yazdığın kitapların, özellikle Almanca olarak kaleme aldığın kitapların yol açtığına ilişkin genel inancı yıkabilecek durumda değilsin."
Sayfa 174Kitabı okudu
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.