Dış kaynaklı bir tehlike, sözgelimi çığ, müthiş bir fırtına, bir saldırgan vb. ile karşı karşıya kaldığınızda, ne yaparsınız? Biraz yürekli ve de aklı selim sahibiyseniz tehlike kaynağım uzaklaştırırsınız: ya çığın yolunda kalmamak için koşarsınız, bir yere sığınırsınız (ağaç altı olmasın!), ya saldırganın karşısına dikilir ya da kaçar sınız vb. Ne olursa olsun, tehlike kaynağını, elinizden geldiğince, kendinizden uzaklaştırmaya çalışırsınız. Peki, ama ya tehlike kaynağı tam içinizdeyse? Işte, dürtü tam da böyle bir şeydir. Gene aynı şeyi yapar, tehlikeyi savuşturursunuz, ama bu kez uzağa, dışarı bir yere değil, ama elinizden geldiğince içinizde uzağa atmaya çalışırsınız; sonra da tehlike olmadığı duygusuna kapıl mak amacıyla, bütün bunları unutursunuz; işte, bastırma, budur. Gerçekten de, devekuşu örneği ... Zaten bütün dertler de böyle başlıyor.