Gönderi

318 syf.
9/10 puan verdi
·
34 günde okudu
Ömer Hayyam'ın Rubaiyatının, nadide elyazması eserinin 1072 yılında Semerkant'ta başlayan ve 1912'de Titanik'te biten hikayesi. İlk kez Amin Maalouf okuyuşum oldu bu kitap ve neden daha önce bu yazarla tanışmadığımı bana sorgulattı. Rubaiyatın Titanik’te kayboluşu ile başlayıp daha sonra bizi onun ilk oluşumuna götürüyor yazar. Ömer hayyam’ı, Nizamülmülk’ü, Hasan Sabbah’ı okurken sanki o zamana gidip onları izledim, İran sokaklarında gezdim ve Doğu’nun tüm benliğini içime çektim. Tarihsel gerçekliği kurguyla harmanlayıp ortaya soluksuz okunacak bir roman çıkarmış Maalouf. İlk iki bölüm yazmanın yazılışını, yani Ömer Hayyam zamanlarını anlatıyordu, son iki kısım ise yüzyıllar sonra yazmanın tekrar ortaya çıkışını ve onun peşine düşen bir Doğu Bilimcisi anlatılıyor, ve kitap yazmanın Titanik’le birlikte tekrar sular altına gömülmesiyle son buluyor. Açıkçası yazmanın bu şekilde kaybolmuş olduğu gerçeği de beni çok etkiledi, Batı’nın gözdesi Titanik ve Doğu’nun nadide eseri Rubaiyatın yollarının böyle kesişmesi ve birlikte okyanusa gömülmeleri çok sarsıcıydı. İlk iki bölümü soluksuz okumuş olsam da son iki bölümde biraz duraklama yaşadım, ilk bölümlerdeki o büyüleyici tarihi atmosferi tam bulamamış gibi hissettim ama kesinlikle çok bölünmesinden de kaynaklıydı. Yoğunluktan dolayı düzgün bir bütünlükte okuyamadığım için tabi ki burada suç kitabın değil benim. Hasan Sabbah’ın kalesi Alamut’u da okumak çok heyecan vericiydi çünkü yarım bırakmış olsam da Alamut’u çok severek ve soluksuz okumuştum. Şimdi Semerkant’ı okuduktan sonra Alamut’u baştan okumak daha da keyifli olacak kesinlikle… Sizi Doğu’nun mistik ve büyüleyici yolculuğuna çıkaracak bu tarihle harmanla kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim, kitapla kalın
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202062,1bin okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.