Gönderi

Hâdise şöyle olmuştu : nâmahremlere karşı, karısını şiddetle kıskanan Sa'd, bir gün hz. Muhammed'e ' Sa' d kıskançtır ya Resûlullah ' diye dert yanmış ve hz. Muhammed'in' Sa'd kıskançtır fakat ben ondan da kıskancım ; Cenâb-ı Hak ise benden daha kıskançtır ve kıskanç olduğu için de kullarına, görünür görünmez, bütün kötülükleri menetmiştir. Hadîs-i şerifini söylemesine vesile olmuştur. Kendi mahremi olan karısını, nâmahremin gözünden saklamak gayretiyle nasıl Sa'd 'ın kıskançlığı ise gönüllerdeki ilâhî esrar güzelliklerini, onu göremeyecek veya aykırı bakışlarla görecek kimselerden sakınmak da ermişlerin kıskançlığıdır. Allah, bütün yaratılmışların Allah'ı olduğu halde, gönül gözleri perdeli olan veya perdeli kalan kullarına ilâhî sırların güzelliklerini göstermez. O daima o güzelliği görecek göz ve layık olduğu ölçüde sevecek bir gönül arar. Böylece vahdet sırları, varlıkların çokluğu ortasında ancak erbâbına nail olur. Şeyh i Ekber " Hak, bütün eşyanın aynıdır. Lâkin bu hakîkati çeşitli görünüşlerde gizler. Bu gizleyiş ulvî hakîkati kıskanmasındandır." der. Bizim varlığımızda zuhur âlemine gelen Allah, yine bizim varlığımızla perdelenmiştir. Bu perdeyi aşıp Allah'ı görebilenler ise Hakk'ın, ilahî sırları, kendilerinden kıskanmayacağı dereceye ulaşarak Hak ile Hak olma sırrına erenlerdir. Avni Konuk' a göre ruhanî kuvvetler Hakk'a hissi kuvvetlerden daha yakındır. Ama halk bu kuvvetleri ancak cismanî kuvvetlerle idrak edebilir. Bu yüzden hz. Peygamber ruhanî kuvvetlerden bahsetmeyip cismanî kuvvetlerle halka anlatma gayretine girmiştir. Kâfir, Hakk'ı ancak sınırlı olanda gördüğü için Hakk'ı da sınırlar, örter. Oysa Hak bütün eşyayı ihata etmiştir. Onlar bu bilgiye se sahip olsalar haset, kıskançlık ve zulüm olarak bu bilgiyi örterler. Yani sûret ehli âlimler Kur'an ve hadîsi inkâr ile örterler. Cemalnur Sargut hz Hûd
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.