Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

118 syf.
9/10 puan verdi
ah Caesar ah, sonun böyle mi olacaktı
Shakespearein ustalık döneminin ilk eserlerinden olan Julius Caesar adının aksine aslında Brutusün tragedyasıdır. Kitabımız tarihte en çok konuşulan suikastin arka planında olan olayları, Romalı bir grubunun (“optimates”) bu suikasti planlayışı ve Brutus'un gelgitlerini anlatıyor.#133603170 Kitap Brütüs anlatır ama ben size Sezar'ı anlatmak istiyorum. Ahh Ceazar ahhh.... Adı bir salataya verilerek buyuk saygısızlık yapıldığını düşündüğüm Romalı general, kumandan, imparator. şaka şaka Bu sorunun cevabını incelememin sonunda olacak (: Julius Caesar, m.ö 101 yılında Roma’da soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. 20 yaşındayken İmparator yaşındayken İmparator Sulla'nın can düşmanı Maris’in yeğeni olduğu için, Roma’dan kaçmak zorunda kaldı. Anadolu’ya kaçmak isterken korsanların eline düştü. Korsanlar onu Antalya’ya götürmüşler ve kurtuluş parası olarak 20 talent istemişlerdi. Genç delikanlı kendisine biçilen bu fiyat karşısında küplere binmiş ve : "hayvanlar!., ben 20 talentlik bir tutsak mıyım? yakaladığınıza iyi bakın, size 50 talent getirteceğim!.." diye bağırmıştı. Roma’daki ailesine bir mektup göndermiş, para gelinceye kadar da korsanlarla al takke ver külah bir hayat yaşamıştı. Onlarla içki içiyor, şiirler okuyup oyunlar oynuyordu. Ara sıra da korsanlara : "hayvan herifler!.. elinizden bir kurtulursam, göreceksiniz hepinizi astıracağım!.." diyordu. Korsanlar, bu deli dolu gencin sözlerini ciddiyi almazlar, gülmekle yetinirlerdi. Parası gelince özgürlüğüne kavuştu ve Ege bölgesindeki Milet kentine gitti. Buradan sağladığı birkaç gemiyle, kendisini tutsak eden korsanların üzerine giderek, onları Antalya açıklarında yakaladı. Hepsini zincire vurup Bergama’ya götürdü, Vali’nin vereceği emri beklemeden hepsini astırdı. Roma’ya dönüp siyasi hayata atıldığında 33 yaşlarındaydı. Yakın arkadaşlarından biri, Julius Caesar’a siyasi tutkuları olduğunu söylediğinde ondan şu karşılığı aldı : "ne diyorsun sen! Makedonyalı büyük İskender’in hayatını okumadın mı? o benim yaşımdayken bütün dünyayı ele geçirmişti. Ben daha ne yaptım?" 41 yaşına geldiğinde, Roma’nın seçkin kişilerinden biri olmuştu. Çağının ünlü generallerinden Crassus ve Pompeus ile üçlü bir anlaşma yaparak kendisini "konsül / devlet başkanı" seçtirtti. Dostlarına ve düşüp kalktığı kadınlara olan 1300 talent borcunu ödemek için Galya Valiliği’ni de üzerine aldı. Bu yetki kendisinde olmasına rağmen senato ses çıkaramadı. Çünkü Julius Caesar’ın Galya valisi olarak Roma’dan uzaklaşması ihtimali hem Senato’nun hem de Pompeus ‘un işine geliyordu. Bu nedenle Galya dışında bazı eyaletleri de ona bağladılar. Julius Caesar’ın amacı, Galya ‘da kendine bağlı bir ordu kurmak ve Roma’nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. Konsüllük süresi bir yıl sonra bitince Julius Caesar Galya ‘ya gitti. Sekiz yüzden fazla kenti olan bu zengin ülke onun borçlarını ödedikten başka, gerekli adamları satın alacak ölçüde zenginleşmesine de yetti. Savaşlarda ele geçirilen 1 milyon tutsağın köle olarak satışından eline gecen para, Julius Caesar’ın en güçlü silahı olmuştu. Romalılar yüz yirmi yıl içinde Galya'nın ancak güney bölgelerini ele geçirebilmişlerdi, Sezar sekiz yılda bütün Galya'yı Roma imparatorluğu sınırları içine kattı. Bu sıralarda Crassus, Doğu’da Fırat ırmağı kıyılarında Partlara yenilerek ölmüş ve Pompeus Roma’nın tek egemeni durumuna gelmişti. Pompeus mutlu ye kaygısız bir yaşantı içindeydi. Oysa çevresindekiler. Julius Caesar’ı iyi tanıdıklarından, Pompeus a sık sık şu soruyu soruyorlardı : "Sezar, Roma üzerine yürürse, onu durdurup geri püskürtecek askerleriniz var mı?" Pompeus gururla gülümsüyor: "Kaygılanmayın, İtalya’nın neresinde olursa olsun, ayağımla yere vurduğumda oradan ordular fışkırtırım,," diyordu. Oysa elinde hazır ve kendine bağlı bir ordusu yoktu. Sezar ise, kendisine ölesiye bağlı bir ordu kurmuştu. Roma generallerinden hiç birine benzemiyordu. Askerleriyle birlikte oturup şarap içer, onlarla zar atıp kumar oynar, en kaba ve cıvık şakalar, arkadaşlıklar yapardı. Fakat savaşlarda değişir, gerçek bir komutan kesilirdi. m.ö. 50 yılında, kasım ayının ilk gününde toplantı durumundaki Senato’ya bir haber ulaştı : "Sezar, sekiz lejyondan kurulu ordusuyla, Alplerden Güney’e doğru iniyor." Pompeus, beklemediği bu haber karşısında çok şaşırmıştı. Daha önceki sözünü unutmayan bir dostu: "haydi ayağını yere vur da ordular fışkırsın, zamanı geldi..:" diyerek Pompeus ‘la alay etmişti. Pompeus ve Senato’daki taraftarları. Julius Caesar’a şu haberi saldılar: "Sezar askerlerini hemen terhis etmeli ve geriye yalnızca bir lejyon bırakmalı, ayrıca Galya valiliğinden de istifa; ederek, Roma’ya sıradan bir yurttaş olarak girmeliydi." Sezar, bu şartları kabul etmedi ve savaştan başka çıkar yol olmadığını anladı. Roma üzerine yürüyüşe geçtiğinde Pompeus hazinesini bile almaya vakit bulamadan, taraftarlarıyla birlikte Adriyatik denizindeki donanmasına binerek Epir'e kaçtı. Julius Caesar’ın donanması yoktu, mevsim de kıştı. Varını yoğunu askerlerine dağıtmış, meteliksiz kalmıştı. Hızlı bir yürüyüşle karadan dolaşıp Yunanistan’ın Epir bölgesine girdi. Pompeus ve taraftarlarının 47 bin kişilik yaya, 7 bin kişilik de atlı ordusu vardı. Sezar’ın ordusu daha küçüktü. Emrinde 22 bin yaya ve bin atlı askeri vardı. Savaş, yalnızca Julius Caesar ve Pompeus arasında geçmiyordu. Kısa süre içinde bütün roma imparatorluğuna yayılmış, bir iç savaş halini almıştı. Bir tarihçi, bu dönemi şöyle anlatmaktadır : "bütün senato bu savaşın içindeydi. Ordular da öyle. Hepsi roma kanı taşıyan askerlerden kurulu 11 lejyonla öteki 18 lejyon amansızca çarpışıyorlardı. Galyalılar ve germenler Julius Caesar’ı tutuyorlardı. Trakya, Sicilya, Yunanistan, Makedonya ve doğu Pompeus ‘la birlikti. Savaş İtalya’da başladı, oradan Galya ‘ya ve İspanya'ya sıçradı; Batı’dan dönerek bütün şiddetini Epir ve Tesalya üzerine topladı; Mısır’a kadar uzandı. Küçük Asya’ya el attı ve alev ancak Afrika’da söndürülebildi..." Yunanistan’da Farsalos bölgesinde iki ordu arasında korkunç bir meydan savaşı olmuş ve Sezar, Pompeus ‘un ordusunu darmadağın etmişti. Pompeus, mısır kralı Ptolemeus'un yanına kaçmaktan başka çare bulamamıştı. Roma artık Julius Caesar’ın "pençeleri" arasındaydı. Dört bin kişilik seçme bir orduyla, Pompeus ‘un arkasından Mısır’a gitti. Ptotemeus, başına gelecekleri anladığından, Pompeus ‘un kafasını keserek Julius Caesar’a gönderdi. Sezar burada, Ptolemeus’un kız kardeşi Cleopatra’yla uzun bir aşk hayatı yaşadıktan sonra onu mısır kraliçesi yaptı. Sonra m.ö. 47 yılında Anadolu’ya girerek Pontus kralı Pnarankes'i yendi. Savaş beş gün sürmüş, Sezar durumu roma senatosuna şu üç kelimeyle bildirmişti: "veni, vidi, vici." (geldim, gördüm, yendim.) Aynı yıl Roma’ya dönerek imparator oldu. Önce 1 yıl için diktatör ilân edildi. Senato daha sonra bu yetkiyi 10 yıla çıkardı. Aradan çok geçmeden de Julius Caesar, ömür boyunca diktatör seçildi. Koyu Cumhuriyetçiler ve soylular, roma imparatorluğunun diktatörlüğe kaymasından tedirgin olmuşlardı. Sonunda, Sezar’ı öldürüp cumhuriyeti kurtarmak için gizli bir örgüt kurdular. Bu örgüte, Sezar’ın yetiştirmesi, bir söylentiye göre de, düşüp kalktığı kadınlardan Servilia'dan doğan öz oğlu Brütüs de girmişti. Örgüt, suikast için m.ö. 44 yılının 15 Martını seçmişti. Bir kâhin ona daha önceden, "15 Marttan sakın" demişti. Bir gece önce de karısı kötü bir rüya görmüş ve Julius Caesar’ın sokağa çıkmamasını istemişti. O sabah yolda, kâhine rastlamış ve : "işte 15 mart geldi..." demişti. Kâhin de Julius Caesar’a şu karşılığı vermişti : "15 mart geldi, ama daha bitmedi..." Julius Caesar, Senato’ya gelince suikastçılar çevresini sardılar. Hançerleri harmanilerin altında gizliydi. İçlerinden biri, siyasi hükümlü olan kardeşinin bağışlanmasını diledi. Sezar onu dinlerken, suikastçılar hançerlerini çekip saldırdılar. Titilus adlı bir soylu, Julius Caesar’ın harmanisini omuzlarından tutarak aşağı doğru yırttı. Sezar, ilk önce kendini savunacak oldu, fakat vücuduna saplanmak için havaya kalkan hançerlerden birini Brütüs ‘ün tuttuğunu görünce: "sen de mi oğlum Brütüs!" diye bağırdı ve harmanisini başına örterek, kendini hançer vuruşlarına bıraktı. Tam 23 yerinden hançerlenen Julius Caesar, cansız yere serildi. (bu hançer darbesi her kaynakta farlılık göstermekte). Suikastçılar, Sezar’ın ölümünden halkın sevinç duyacağını sanmışlardı. Kanlı hançerlerini roma halkına göstererek : "zalimin vücudu ortadan kalktı!" diye bağırıyorlardı. Fakat roma halkının tepkisi, umdukları gibi olmadı. Halk, "katillere ölüm!." bağrışlarıyla ayaklanınca kaçmak zorunda kaldılar. O sırada, Senato’nun Julius Caesar’ı öldürenleri bağışladığı öğrenilince halk senato'ya saldırdı. yapıyı ateşe verdiler. Halkın ayaklanması üzerine Sezar’ın katilleri Roma’dan kaçtılar ama peşleri bırakılmadı. Bunlardan, Sezar’ın çok sevdiği Brütüs, Makedonya’da yakalanacağını görünce intihar etti. Dante
İlahi Komedya
İlahi Komedya
da Brütüs ve Casius ( kayınbiraderi) ihanetten dolayı cehennemin en alt katına yerleştirir. Sezar Astronomi bilgini Sosigenese takvim hazırlatmıştır. Bu takvimde kendisinin doğmuş olduğu aya (temmuz, july) kendi ismini vermiştir. (o dönemde isimden sonra gelen ikinci isim kişilerin nereli olduklarını gösterirmiş yani gaius Julius Caesar daki Julius, julia lı Sezar anlamı yükler). Daha sonra roma imparatorluğunun ilk imparatoru Sezar’ın yeğeni, manevi oğlu ve yasal varisi olan Caesar Divi Filius Agustus, temmuz ayından sonra gelen aya Sezar dan sonra kendisi geldiği için kendi adının (Agustus, ağustos) konulmasını emretmiştir. Sezar’ın ismini taşıyan ayın 31 gün kendi ismini taşıyan ayın ise 30 gün olmasını kıskanan Agustus son aydan bir gün alın benim ayıma ekleyin diye buyurmuş, o zamanlar yılın son ayı olan şubat ayından 1 gün alınıp ağustos ayına eklenmiştir. İşte zaman zaman lüzumsuz bir merak duyduğumuz neden temmuz ve ağustos arka arkaya 31 gün, neden şubat ayı 28 gün sorularının cevabı bu olaylar zinciridir. Gemileri yakmak deyimini de tarihe kazandırmıştır. Gemiyle işgale gittikleri bir yerde ordusu rakibin gücü karşısında korku duymaya baslayonca Sezar askerlerini yuksek bir tepeye çıkartır ve aşağıda kalan bir kaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini verir. Geldikleri gemiler önünde çıtır çıtır yanan ordu şok geçirmiştir. Sezar 'gördügünüz gibi gemileri yaktık artık dönüş yok ya bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz' şeklinde bir konuşma yapar. Savaş Sezar'ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır. Tarihçiler, ölürken hiçbir şey söylemediği veya 'sen de mi oğlum?' dediğini düşünmekteler, Sezar’a ithafhen dile getirilen ve tüm dünyaca bilinen 'sen de mi Brütüs?' cümlesi ilk defa
William Shakespeare
William Shakespeare
( William Shakespeare) tarafından kullanılmıştır. Ayrıca: "o salatanın ismi Julius Caesar'dan gelmiyor. Caesar Cardini diye bir adamın adından geliyor." kitchenproject.com/history/CaesarS... Naçizane her Mart'ın 15'inde bir mum yakmayı unutmayın.
Julius Caesar
Julius CaesarWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,481 okunma
··
1 artı 1'leme
·
10,8bin görüntüleme
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Ha bir de Sezarın hayatımıza kattığı bir de bu var #133082513
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
İşte 15 Mart geldi, geldi ama daha bitmedi. Yarın herkes bir mum yakıp karşısında Julius Sezar'ın ruhu için bir kadeh şarap kaldırsın 🍷
Beren okurunun profil resmi
118 sayfacık kitap için biraz fazla uzun olmamış mı inceleme
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Kitabı 9 puan vermemin nedeni Sezar'ın neden öldürüldüğü ile ilgili kesin bir bilginin olmamasıydı. Sezar'ı araştırmaya karar verdim. Sezar'ı araştırdıkça coştum coştukça araştırdım. İnceleme o nedenle bu kadar uzun oldu.
1 sonraki yanıtı göster
Pathos okurunun profil resmi
Bu eğlenceli ve bilgilendirici inceleme /tanıtım için teşekkürler 👏🙏
Beter Böcek okurunun profil resmi
Okuduğum en keyifli incelemelerdendi.
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 😊
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Mart 15 de unutmayalım , az kaldı (:
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.