Gönderi

Hüzünlü, keder verici göğü yıldızlarla dolu, güzel bir ekim akşamıydı. Gökyüzüne bakarak yürümek hoşuna gidiyordu. Gökyüzüne baktıkça kendi önemsizliğini anlıyordu, ama herkes öyleydi. Hepsi birer hiçti onun karşısında, bütün insanlar. İç içe, yan yanaydılar yeryüzünde, önemli, önemsiz, Kim olursa olsun, ama hepsi birer hiçti gökyüzüne oranla. Her biri bir fareydi. Huysuz, sabırsız, korkak. Kentlerde bir şey değildi. Övünerek baktıkları bunca şeyin hiçbir önemi yoktu. Uygarlık dedikleri, kültür dedikleri, bunca boş söz. Bir fare ürkekliği içinde birbirine sarılmak. O, başkalarından daha çirkinse ne çıkardı bundan. Hepsi çirkindi onların. Bir insanda olabilecek, olması gereken güzellik hiçbirinde yoktu. Hepsi bir yandan açık veriyordu. Bir adam iyi biçimlendirilmişse,dış görünüşü güzel, ölçülüyse, içi kötü oluyordu, tanrılara yarışır bir vücudu bürünmüş bir budala. Bir başkasının zekası varsa, yüreği yoktu, insanlığı yoktu. bir yanı olanın, bir başka yanı eksik kalıyordu.
Sayfa 76 - Karacan Yayınları
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.