Ablam yatılıya gider iken, bir defter taşırdı yanında… her sene defter değişirdi, bazen de bir seneyi bulmadan değişirdi. Kaç defa alıp okumaya yeltendiysem çocuk aklımla, izin vermezdi. Sıkı sıkı saklardı benden… zamanı gelince okursun derdi… bir kaç kere dalgınlığına geldiği zamanlarda yanına yaklaşır kelimelere göz atardım… Bir gün defterleri koyduğu kutuyu çıkarıp önüme indirdi. “ al oku bakalım “ dedi ve beni oda da yalnız bırakıp çıktı. Ne anlayabilirdim ki defterden. Platonik aşklar yaşadığım sıralardı. Yaşım 10-11… sevdiğim bazı cümleleri kendimce ayrı bir defter çıkarıp yazdım. O defterimi saklarım halen… o defterleri okur iken nasıl heyecanlı sayfaları çevirdiysem Didem Madak’ın ilk okuduğum kitabın sayfalarını öyle çevirdim. Sanki Ablamın yazılarını okuyor gibi oldum.
Kitap bir yolculuğa çıkarıyor insanı.( her kitap bir yolculuğa çıkarır). Ablamın defterleri gibi gördüm bu kitaptaki kelimelerin arasında gezinirken… Hani bazı cümleler vardır, yakasına yapışır insanın ve silkeler senelerce. Hani genzine dolanan bir şiir vardır nerde görsen tanırsın onu. İşte bu o…