Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1025 syf.
10/10 puan verdi
Değerli okurlar siteye üye olmadan önce, okuyacağım kitapları ben seçerdim. Seçtiğim kitaplarda da genellikle uygun fiyat seçeneği, daha çok dikkat ettiğim bir unsurdu. Ama siteye üye olduktan sonra, kitapların beni seçtiğinin ayrımına vardım. Ne garip bir hissiyat değil mi? Bir zamanlar otorite senin elindeyken, bu otoriteyi kitapların sahiplenmesi. Ama hiç şikâyetçi değilim. Bilâkis bu sayede, önceden niteliksiz bir okur iken, nitelikli bir okura dönüşmek yüreğimin en gizli köşelerinde tarifi olunamaz sevinçler yaratmakta. Ve biliyorum ki, bu fani dünyadan ayrılıp veda vakti geldiğinde ardımda, çocuklarıma çok değerli kitaplar bırakabileceğim. Bazen hissettiğimiz hisler o kadar çok yoğundur ki, hislerimizi telaffuz ederken uygun cümleleri dile getirmede zorlanırız. Bilgi eksikliğimiz değildir, hislerimizi tercüman etmemize engel teşkil eden. Çünkü biliriz ki, hislerimizin izahında hangi kelimeleri kullanırsak kullanalım, kelimelerimizin kifayetsiz kalacağının ayrımındayızdır. " Karamazov Kardeşler " Dostoyevski'nin eşsiz kaleminden hasıl olmuş bir eser. Kitaplığımda uzun bir süredir mevcut iken, neden bu zamana kadar okumayıp da muallakta bıraktığım için, kendi kendimi sorguladığım bir eser. Belki de, kitabın kalın olmasıydı gözümü korkutan. Kim bilir... Ne kadar da yersiz bir düşünceymiş hissettiğim. Kitabın kalınlığı ilk etapta gözümü korkutsa da, sayfalar arasında ilerledikçe, nasıl yanlış bir yargıya vardığımın ayırdına vardım. Evet, Dostoyevski'nin okuru yormayan yalın bir anlatımla okurun beğenisine sunduğu kitabı, kalın olmasının yanı sıra, bölümler arası geçişlerde dahi, takılmadan ve zorlanmadan ilerleyebilecek bir atmosfere sahip. Dostoyevski'nin kitaplarını okuyan arkadaşlar bilirler. Yazarın din ve geleneklere nasıl bağlı olduğunu ve bu bağlılığını da bir şekilde kitaplarına yansıttığını. Bu durum Dostoyevski okuyucusunun yabancı olduğu bir şey değildir zira, okur aşağı yukarı bütün romanlarında aynı temanın işlendiğine şahittir. Bu kitabında da ayan bir şekilde, Tanrısal inancını verdiği örneklerle kahramanları vasıtasıyla hem sorgulamış, hem de biz okurların sorgulamasını sağlamıştır. Dostoyevski'nin betimlemelerinde vurgulamış olduğu, kişi ve yer tasvirleri ayrıca psikolojik analizleri karşısında etkilenmemek yada büyülenmemek mümkün mü? Anlatım o kadar eşsiz ki sanki, siz de kurguya dahil olmuşsunuz. Esere kısaca değinecek olursak; babaları olan Fyodor Pavloviç ve birinci eşinden olan Dmitri Fyodoroviç, ile ikinci eşinden olan İvan ve Aleksey Fyodoroviç arasında gelişen sevgisizliğin tetiklediği çıkar çatışmalarına değinilmiş. Üstüne üstlük baba ve oğulun Gruşenka isimli acılarla yoğrulduğu için, hayatı tiye alan bir kadına aşık olmaları kurgunun ana teması. Çocukların anneleri sağ olsaydı belki de, baba ve çocuklar arasındaki iletişim daha farklı bir boyutta gelişecekti. Kim bilir.... Annesi olmayan çocuğun görünmez olduğunu söylerler. Maalesef hayat herkese eşit davranmıyor. Kimileri rahat ve sıcacık aile yuvasında hayattan bihaber iken, kimilerinin de daha küçücük yaşta omuzlarına taşımakla mükellef oldukları ağır sorumluluklar yüklenmekte! Hem boşuna mı, demiş atalarımız, " Yuvayı yapan dişi kuştur. " diye! Dostoyevski'nin keskin zekâsı ile harmanlamış olduğu ve sayfalar arasında ilerledikçe benim gibi, kendi hayatınızdan bir parça bulacağınız eseri mutlaka okumalısınız...
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,5bin okunma
··
1.531 görüntüleme
Seyid Ahmet GÜLTEKİN okurunun profil resmi
Yureginize saglik Serpil Hanim, sizin incelemelerinizi okumak da oyle guzel ki !!! Insanda okumamissa sayet hemen kitaba baslayasi geliyor. Bir heyacan ve merak girdabina kapiliyor insan. Bu guzel incelemeler icin ne kadar tesekkur etsek az gelir. Okuyucular icin cok buyuk bir sanssiniz. Iyiki varsiniz. Selam ve saygi ile...
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Nezâketiniz için, çok ama çok teşekkür ederim, Seyit Bey. Şahsım adına dile getirdiğiniz övgü dolu cümleleriniz karşısında, nasıl mahcup olduğumu bir bilseniz! Bende diğer okur arkadaşlar ve sizin incelemelerinizi okudukça fazlasıyla feyz alıyorum. Ve ne zaman bir inceleme okusam, kısa yada uzun fark etmez, zihnim acaba ben de hislerimi bu kadar güzel ve etkili cümlelerle telaffuz edebiliyorum mu diye, düşünceler ile dolup taşıyor. İnanın ki, böyle söyleyerek latife yapıyormuşum gibi bir yargıya varmayın. Çünkü, hislerimi bütün samimiyetimle dile getiriyorum. Kitaplar ile birlikteliğimin miladı çok eskilere dayanır. Akıl kemâle erdiğinden beri, kitap okuyorum. Çünkü, ister çalışma, ister sosyal hayatımda kitaplardan daha iyi bir dost bulamadım. Tabii ki, bu dostluk kategorisine hayvanları da ekleyebiliriz ama maalesef onlar da biz insanlar gibi ölümlü birer varlık oldukları için, bir gün bir bakmışsınız sizi ardınızda bırakıp gitmişler. Bir zamanlar çok sevdiğimiz bir kuşumuz vardı ama ne yazık ki kaybettik. Daha dün gibi hatırlarım, o günkü çaresizliğimi veterinerle telefonda çata çat kavga etmiştim de adam umursamamıştı bile. Kayıtsız kaldığı yetmezmiş gibi bir de, benimle dalga geçmişti. Boncuğumuza bir cenaze töreni bile yapmıştık. O günden beri ne kadar çok hayvan sevsem de, çocuklarımın ısrarına rağmen, evde hayvan besleyemiyorum. Kayıpları tıpkı bir yakınımı kaybetmişim gibi, beni derinden yaralıyor. Sonrasında da başlıyorum kendimi sorgulamaya. Demek ki gereken ihtimamı gösterememişim, gösterseydim böyle mi olurdu diye. Ve inanın ki, bu suçlu hissetme psikolojisi çok kötü bir his. Ama kitaplar öyle mi! Onlar hep var ve var olacak ve siz onları bırakmadıkça onlar sizi asla bırakmayacak. Sizde iyi ki varsınız. Sevgiyle kalın...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Ferah okurunun profil resmi
Hangi ara niteliksiz okurdun Serpil, o ara dediğin olmayan zamanı pek çok merak ettim:)) Yapma böyle kendine haksızlık etme. Yüreğine kalemine emeğine sağlık olsun.
Rahila.. okurunun profil resmi
Bu kitap uzun bir süredir benim de elimde. Dürüst olayım kitabın kalın oluşundan kaçıyordum ;) Ne kadar içten yorumlamışsınız Serpil hanım..
Emre Özdemir okurunun profil resmi
1000Kitap sayfasında okuduğum en güzel en içten yorum.
Yaren okurunun profil resmi
O kadar güzel anlatıyorsunuz ki... İncelemelerinizi okumaktan büyük zevk alıyorum. Uzun olmasına rağmen hiç sıkılmadan okudum. Bilgilendirici ve çok güzel bir inceleme olmuş, yüreğinize sağlık...
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Değerli okur arkadaşım, asıl ben size çok teşekkür ederim. İncelememi sabırla okuduğunuz ve geri bildirimde bulunma zahmetine girdiğiniz için. Kurgu olduğundan emin olduğum halde okumuş olduğum bazı eserler, gerçek hayatımla örtüşmeye dursun! O zaman lisanımdan kalemime yansıyan cümlelerime, engel olamıyorum. Hal böyle olunca da, bir bakmışım satırlar arasında kaybolmuşum. Aslında eserden ziyade, bana hissettirdikleri hususuna değindiğim için, böyle olmakta! Nezâketiniz için tekrar teşekkür eder, selâm ve sevgilerimi iletirim...
Q.M okurunun profil resmi
Peki "Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki, toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa sadece bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa o zaman bereketli mahsul doğurur.” söylediğinde yazar neyi jast etmişdir?
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Mevzuya tohum nazarıyla bakarsak tohumun bereketli bir mahsule dönüşmesi için, toprağa karışıp çözülmesi gerek değil mi? Olası aksi bir durum da, toprağa karışmayan tohum, tohum olarak kalmaya mahkumdur. Bu görünen kısım. Bir de yazarın asıl okura vermek isteği bir mesaj var ki zannımca o da bir insanın tekamül sürecine (Olgunlaşma) atıfta bulunmuş olduğu. Başlangıçta ne olacağımızı bilmediğimiz gibi, gelecekte de ne olacağımızı bilemeyiz! Ama bildiğimiz bir şey var ki, varlığımızın bilincinde olmak zorunda olduğumuz. Varlığının bilincine nail olan insan, çevresinde vuku bulan hadiselere tarafsız kalmaz! Hisseder, düşünür, olumlu yönde kendini geliştirmeye çalışır. Kendini geliştiren insan edindiği kazanımları yaşamına empoze eder. Farkında olmadan hem kendini hem de örnek davranışlarıyla çevresini aydınlatır. Böyle insanlar da baş tacı edilir. Takdir edersiniz ki varlığını keşfeden bir insanın yaşantısı, varlığını keşfedemeyenlere göre efsane görülür. Edebiyatımız da bunun örnekleri çok. Mesela Dostoyevski. Bir tohum üzerinden, insanın tekamül sürecine atıfta bulunmak, takdir edilesi. Tabii ki, buraya yazdıklarım benim şahsi fikirlerim ve hiç bir kimseyi bağlayıcılığı yoktur! Umarım faydalı bir geri bildirim olmuştur.
Yusuf Kayhan okurunun profil resmi
Dosteyevski benimde derinden bağ kurduğum yazarlardan. Düşüncelerinize katılıyorum. Ve dahası diyecek o kadar durumsalliklar var aslında. Paylaştıklarınız için teşekkürler.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.