Gönderi

172 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Şiddet, şiddeti doğurur.
SÜRPRİZ KAÇIRAN VARDIR!!!! Kitap baş karakterimiz Alex'in başından geçen olayları ele alıyor. 1961 yılında yazılmış olan kitabın ilk bölümünü kendinizi zorlayıp bitirebilirseniz; diğer iki bölüm çok daha keyifli hale gelecektir. İlk bölümü okumak bolca şiddet, argo ve tecavüz içerdiği için zordu. (bir ara yarım bırakmayı düşündüm) Karakterin o yaptığı kötülükler için başta ne kadar kızsam da, zamanla onun bize hitap edişinden midir bilinmez çok sevdim. Ve -tabii ki- ilerleyen bölümlerde başına gelenlere çok üzüldüm. Alex'i "ıslah" adı altında doktorlar öyle şeylere maruz bırakıyor ki resmen insanlık suçu! 4 kişilik bir çetenin liderliğini yapan Alex, bir gün yine hırsızlık için girdiği yaşlı kadının evinde polislere yakalanır. Arkadaşları da kaçıp, onu orada bırakır. Bütün suçun yaptırımlarını üstlenmek zorunda kalır. 2 yıl hapishanede kaldıktan sonra İçişleri Bakanı suçluları topluma kazandırmak adı altında "Ludovico Yöntemi" ne maruz bırakır. Her gün vahşet dolu görüntüleri ona gözünü kırpmasına bile izin vermeden izlettirirler. 37 günün sonunda onun ıslah olduğuna karar verip, gösterişli bir şovla onu salıveriyorlar. Alex, gerçekten de yapılan tedavi sonucu kötülüğü kafasından geçirdiğinde bile midesi bulanan bir insan haline dönüşür. Çıkar çıkmaz da ailesinin yanına gider ama beklediği şefkati göremez. Annesi de babası da şaşkındır. Ve onun odasını kiralamışlardır. Alex, evden bir hışım çıkar ve ne yapacağını bilmeden dolaşır. Sonunda bir şekilde yolu karısına tecavüz edip öldürdüğü, OTOMATİK PORTAKAL'ın yazarı F. Alexander'la kesişir. Yazarın onu tanımamasını fırsat bilip; karnını doyurur, içini döker. Yazar da ona iyi davranır ama bu sefer de siyasetin kurbanı olacaktır Alex. Artık yaşadıklarına dayanamayan Alex, kendini öldürmek ister. Onu bile beceremez. Hatta ölümü bile siyasette fırsata çevrilir. Kitabın sonunu daha melankolik ve karamsar beklerken çok daha güzel bir sonla Anthony kitabı bitiriyor. Ben başlarda ne kadar Alex karakterinden korksam da -ki korkmam için yeterince gerekçem var- onun kötülüğü seçmediği zamanlarda bile toplumun nasıl davrandığını okuduğum için sonlara doğru haklı buldum. O kötüyken "sen kötüsün" diyip suçladılar; iyiliği seçtiğinde ise geçmişi yüzünden ona inanmadılar. İşin ilginç yanı Alex'in kötü olduğu zamanlarda çetenin üyelerinden biri olan Aptalof polis olmuşken, Alex cezasını çekip gazetelerde boy boy ıslah oldu denmesine rağmen ona kimsenin kucak açmamış olması. Toplumun insanın üzerindeki etkisini bir kez daha kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Çetenin en aklı başında hayatını yaşayanı Pete, kitabın sonuna doğru iyi ki çıkıyor karakterimizin karşısına. Onun sayesinde hayatı tekrar sorgulayan Alex ne Ludovico ne de yıllarca ıslahevi olmadan mantıklı düşünebiliyor. Eminim kitap bittiğinde herkes Alex'in de haklılık payını görecektir.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200993bin okunma
·
114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.