Maalesef kolektivizm sarmış her yeri... İnsanlar hiçbir zaman ''kendileri'' gibi olmuyorlar, aksine başkalarının gözünde güzel görünmek için, onların görmek istediği gibi davranıyorlar. Halbuki insanların yaranmak istediği ''başkaları'' da yine ''başkalarına'' yaranmak istiyor, böyle bir kısır döngü oluşuyor. İnsan, kendi değerlerini, kendi düşüncelerini bir kitlenin şemsiyesi altına girip kabul etmekten ziyade yine kendisi bulmalı, kendisi keşfetmelidir; eğer bir başkası senin yerine karar veriyorsa, senin de dediğin gibi, özgür irade diye bir kavramdan bahsedemeyiz. Toplumsal çıkarlar için düşüncesini gizleyenler, onlardan biriymiş gibi davrananlar ve daha niceleri, hepsi de bireyden çok Yevgeni Zamyatin'in distopyasındaki gibi ''biz'' olmuşlardır, bireyin soyut düşüncesi yoktur. Ayrıca birey kendini toplumdan soyutlayıp gerçekten de ''birey'' olduğunu fark edince farkındalıkları da artar, bakış açısı genişler, kafana vurulanı yapmaktansa bu çok daha mantıklıdır. İnsan toplum için değil, kendi için vardır, bunu da sonuna kadar hissetmelidir. Şunu da belirtmek isterim: Bu yorumu ''genç birey'' olarak yazıyorum, her ne kadar ''Z kuşağı şöyle, Z kuşağı böyle'' gibi yazılar ortalıkta dolansa da, Z kuşağı hakkında da genelleme yapılamaz. TikTok'ta boş boş hareketler yapan da bir genç, aptalca Beyza Alkoç'un müritliğini yapan da bir genç, bol bol okuyup araştıran da bir genç; bunların arasındaki ayrımı ancak ''birey'' kavramıyla açıklayabiliriz. Kendi adıma teşekkür edip, Coriolanus'tan bir alıntıyla yorumumu bitiriyorum: ''Onların isteğine göre hükmetmektense, / Kendi düşünceme hizmet etmeyi tercih ederim.''