Gönderi

392 syf.
6/10 puan verdi
Ölümün gerçekleşme anı psikolojik açıdan zorlu bir süreçtir. Gerek cinayetlerde, gerekse intiharlarda çok farklı bir düşünceler bulutundan geçer insan... Saniyeler içinde tüm hayatını eksiksiz düşünür. Ölüm anında, insan beyninin on dakika otuz sekiz saniye daha çalıştığı ve beyin hücrelerinin bu sürede sağlam kaldığı söyleniyor. İşte bu evrede de beyin, sizi kompleks bir düşüncelere veya anılara itiyor siz algılasanız da algılayamasanız da... İşte Elif Şafak'ın yazmış olduğu "On Dakika Otuz Sekiz Saniye" temel olarak böyle bir kurguya oturtuluyor. Şafak, bu sefer finali baştan vererek değişik bir kurgu seçiyor ve ilerleyen sayfalarda kitaba adını veren dakikaların her birini inceliyor. Yalın bir yazı dili kullanıyor yazarımız, özellikle ikinci bölümün sonuna kadar sürükleyici bir anlatımla gidiyoruz. Ancak üçüncü bölümle bana fazla uzatılmış geldi ve akıcılık kayboldu. Elif Şafak, genelde eserlerinde yer verdiği cehalet, bağnazlık, gelenek, cinsellik, taciz vb ana temalara bu kitabında da değiniyor. Romanımızın ana kahramanı Leyla! Başlı başına bir şanssızlıklar silsilesi ortamına doğmuş ve bu şanssızlık hayatı boyunca yakasını bırakmıyor. Daha doğduğu anda babasının çocuğu olmayan ilk eşine anne demek zorunda bırakılıyor, öz annesini teyzesi biliyor. Hep yasaklarla, kısıtlamalarla büyüyor. Doğuştan cahil ve bağnaz bir ailenin içinde... Dans, makyaj, dansöz, ünlülerle ilgili tüm hayalleri ailesi tarafından sekteye uğruyor. Down sendromlu kardeşini kaybetmesinin ardından babası iyice dine ve tarikatlere yöneliyor. Evin içinde nefes almak bile zulüm geliyor Leyla'ya... Üstüne üstlük yedi yaşından beri tacizlerine ses çıkaramadığı amcası, ona tecavüz ediyor defalarca... Bu ortaya çıktığında bile babası Leyla'nın tarafını tutamıyor ve kızını kuzeniyle evlendirmek istiyor. Olanlar karşısında sessiz kalamayan Leyla, İstanbul'a kaçıyor ve yanlış insanların elinde bir hayat kadınına dönüşüyor. Yıllar sonra, geneleve gelen Ali ile aşkı tadıyor, binbir zorlukla evleniyorlar. Bu mutluluğu bile kocasının devletin polisleri tarafından öldürülmesiyle son buluyor. Şanssızlıkların eteğinden asla düşmediği Leyla, bir hiçliğe doğduğu gibi hiç içinde de hayatını kaybediyor. Bağnazlık ve cehalet, insanlığın en kötü virüsüdür. Unutmayalım, unutturmayalım!
On Dakika Otuz Sekiz Saniye
On Dakika Otuz Sekiz SaniyeElif Şafak · Doğan Kitap · 20198 okunma
··
1.025 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.