Gönderi

En büyük 5 pişmanlık
Şu 5 Pişmanlığı Yaşamayın! Ölüm döşeğinde olsanız en çok neden pişmanlık duyardınız? Yok, korkmayın ölüm üzerine bir yazı değil bu. Tersine hayatın gerçek manası üzerine bir deneme. Devam edin okumaya, pişman olmayacaksınız. Ölüm döşeğindekilere kulak veren hemşire Bronnie Ware ölüm döşeğindeki hastaların son 12 haftasını geçirdiği geçici ünitede 8 yıl hastalarla tek tek sohbet etmiş bir hemşire. Onların ölmeden önce en çok neden pişman olduklarıni anlamaya çalışmış. Bulduklarını büyük bir titizlikle tasnif edip kişisel blogunda paylaşmış. İlk sene 3 milyondan fazla kişinin okuduğu bu listeyi sonradan Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz 5 Şey adlı kitaba aktarmış. Bu konunun yoğun ilgi görmesinin anlaşılır bir nedeni listedeki her pişmanlığın hayata dair sarsıcı bir ders olması. En büyük 5 pişmanlık Peki, neydi ölmeden önce itiraf edilen en büyük pişmanlıklar? Özetle geçeyim: Keşke hayallerimden vazgeçmeseydim, aşırı yoğun çalışmasaydım, duygularımı daha çok paylaşsaydım, dostlarimla bağımı korusaydım ve mutlu olmayı seçseydim. İsterseniz tek tek açalım bu hayat bilgisi dersini. 1. Keşke hayallerimden vazgeçmeseydim! En yaygın pişmanlık ne biliyor musunuz? Neredeyse ölüm döşeğindeki her hasta şunu söylüyor: “Şimdiki aklım olsaydı kendi hayallerimin peşine daha ısrarla düşerdim!” Hepimizin yaşayacak bir hayatı var. Kimimiz bu hayatı başkalarının bize biçtiği hedefler için yaşıyoruz. Kimimiz de kendi yolunu bulmak için sürüden ayrılıyor. Anlaşılan o ki başkalarının hikâyesinde figüran olmak en büyük pişmanlık. Saadet kişinin kendi hikâyesinin kahramanı olmasında... 2. Keşke aşırı yoğun çalışmasaydım! Ölüm döşeğindeki herkesin ama özellikle de erkeklerin neredeyse tamamının altını çizdiği bir nokta var: Çok çalışmak! İş için aile ve dostları ihmal eden insanların pişmanlığı bu. Çocuklarının nasıl yetiştiğine şahit olmayan, aileyle geçirilen tatilleri parmaklarıyla sayan insanlar. Anlaşılan o ki hayatın sonuna gelindiğinde iş dünyasında elde edilen başarılar, para, prestij pek de bir anlam ifade etmiyor. Bütün bunlardan geriye iş için vazgeçilenlerin pişmanlığı kalıyor. 3. Keşke duygularımı ifade etme cesaretini gösterseydim! Gündelik hayatın dayattığı gelenekler ve kurallar içinde çoğu zaman gerçek duygularımızı saklıyoruz. Sonra da pişman oluyoruz, gerçek duygularımızı ifade etmediğimiz için. Bu pişmanlığın bizde daha yoğun olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü çok duygusal bir toplumuz -erkeği en çok ağlayan ülkelerden biriyiz- ama aynı zamanda duygularımızı ifade etme konusunda son derece tutuk bir halimiz var. Mesela çok ağlıyoruz ama hâlâ içten bir “Seni seviyorum” demekte zorlanıyoruz. Siz siz olun, sevdiklerinize duygularınızı söylemeyi ertelemeyin. 4. Keşke dostlarımla bağımı korusaydım! Çocukluk arkadaşları, ilk gençlik arkadaşları, okul, askerlik, iş arkadaşları... Mahalleden, apartmandan arkadaşlar... Hikâyemizin kahramanları. Onlar olmadan bizim de hikâyemiz yok. Hayat telaşına kapılıp dostlarını ihmal etmenin pişmanlığı ölüm döşeğindeki en büyük keder. Pişman olmak istemiyorsanız arayın eski arkadaşlarınızı... 5. Keşke mutlu olmayı seçseydim! İncir çekirdeğini doldurmayacak şeylere takarak hayatı kendine zehir edenlerin pişmanlığı. Hep başkalarını mutlu etmek için kendi mutluluğundan feragat etmek. Değişimden korkarak alışkanlıklarin sıkıcı dünyasına kendini hapsetmek. Ölüm döşeğinde hepsi pişmanlık nedeni. “Keşke biraz daha çok gülseydim, keşke biraz daha çok komiklik yapsaydım” diyen o kadar çok ki. Mutlu olmak bazen bir tercih meselesi. Özellikle de küçük şeylerle mutlu olmak. Başkalarına ipotekli bir hayat sizin değildir. Kendi hayatınızı seçin! Şimdi diyeceksiniz ki hocam bize son pişmanlığı anlatmak için ta Avustralya'daki hemşireye gitmeye ne gerek vardı. Haklısınız zira bütün bu hayat dersini muhteşem dizeleriyle Necatigil anlatır: SEVGİLERDE* Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telâşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vakit olmadı. Behçet Necatigil
Sayfa 213-215
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.