Karamazov Kardeşler - Fyodor DOSTOYEVSKİVe, kitap bitti.
Aslına bakarsak gün içinde bitti. Ama incelemeye nereden başlasam, nasıl başlasam bilemedim.
Tam bir ayımı aldı okumak. Bunda bir kitap yazım projesinde olmamın ve aktif bir iş hayatımın olmasının etkileri oldukça fazla. Yoksa kitap elde sürünecek bir kitap değil kesinlikle. Sayfa sayısının yüksek olması sizi korkutmasın.
Orhan Pamuk "bin yılın kitabı" demiş bu eser için. Bilmem kim ne düşünür ama okuduğum en yoğun, en katmanlı eserlerden biriydi. Burada neredeyse kimseyi tanımıyorum, o nedenle isim veremeyeceğim ama esere başlarken bir okur bana "Dostoyevski'nin en başarılı eseri" demişti. Aklıma Raskolnikov geldi hemen. "Hadi canim sen de..." dedim içimden. "Suç ve Ceza dururken mi?" Gerçekten de eserin başlarında böyle düşünmeye devam ettim. Ama ilerledikçe durumun çok daha farklı olduğunu, eserin birçok temayı etkili biçimde ele aldığını ve ele alınan her temanın sanki kitabın ana teması gibi işlendiğini gördüm. Her karakter bir başkahraman olabilecek nitelikteydi ayrıca.
Dostoyevski'nin hayatıyla ilgili birçoğumuz bir şeyler biliriz. Eser yazarın son eseri ve o zamana kadar tüm hayat tecrübesini, tüm bilgi birikimini yansıttığı bir eser. Onun diğer eserlerinde de yer yer hayatından izlere rastlarız ancak bu eser birçok ize rastlamamıza olanak tanıyor. Her kahramanda kendisinden, ailesinden, düşünce yapısı ve sorgulama biçiminden izler var. Baba katilliği, Tanrı kavramı, suçluluk psikolojisi, sevgi, kıskançlık gibi konuları derinlemesine işliyor. Yine arka planda Rus insanının düşünce yapısına, köylüye ve diğer ülkelere bakışına, yaşam biçimine hakim oluyoruz.
Kişiler dünyası eserde özellikle ele alınması gereken konulardan. Babadan başlayarak oğullarına inmek gerek. Yazar babalık kavramını derinlemesine ele alıyor.
Yalnız buradaki babalar için değil, bütün babalar için haykırıyorum:
"Babalar, çocuklarınızı incitmeyin!"
(s. 765)
Sevmediğimiz çocuklarımızdan ne hakla sevgi bekleyebiliriz? (s. 765)
Dostoyevski'de baba düşünceleri... Sevgisiz büyüyen çocuklar farklı kişiliklere bürünmüşler. Olumsuz kişiliklerde baba faktörüne büyük pay biçmek gerek. Kendi sonunu kendisi hazırlayan bir baba oldu belki de... Spoiler vermemek adına daha derine inmek istemiyorum ama Alyoşa karakterine de değinmeden geçmek istemem. Tanrının varlığına en çok inanan, eserdeki en olumlu karakter (mi acaba?) Diğer tüm karakterlerin sonu olumsuz bitiyor eserde. Üniversitede edebiyat öğretmenimiz şöyle bir cümle kurmuştu (Belki okuyordur, kendisi sosysl medyada arkadaşlarım arasında): "Madem Alyoşa muhteşem bir karakter, tüm bu olumsuzluklar yaşanırken o neredeydi?" Haksız sayılmaz zannımca.
İncelememe başlarken kendimce bir planlama yaptım: Şunlardan şu şekilde bahsedeceğim, diye. İpin ucunu kaçırdım ve yine sohbet eder gibi bir inceleme oldu. Kahraman psikolojileri derinlemesine işlenmiş, bölüm bölüm Suç ve Ceza'yı da andırıyor. Mimar Sinan'ın eserlerini sıralarız çıraklık, kalfalık, ustalık eseri diye. Bu eser de Dostoyevski'nin ustalık eseri zannımca. Hayatını tecrübeleri ile öğütüp edebiyatın usta süzgecinden geçirmiş. Psikoloji, sosyoloji, felsefe, din, edebiyat, tarih vs birçok alanda ustalıkla işlenmiş bir eser. Okumadan ölmeyin. Hacmi korkutmasın sizi. Başka on kitap okuyacağınıza alın bir bu kitabı okuyun.
Şöyle bitirmek istiyorum: Bu kitabı bu kadar geç keşfettiğim için kendimden özür dilerim, zira okumadan da ölebilirdim.