Gönderi

"Oy, koca avrat! Avluda düşman gözetleyeceğine koşup konuklarını karşılasan a! Şehere gelende saygın, görgün artacağına, olanı da mı yitirdin ne?" dedi. İçerden Zino Ananın terslendiği duyuldu: "Aynalı dükkân açanda şeherli bey mi olduğunu bellemişsin ki, ardına konuk alıp gelmişsin? Eniğin malağın yetmez mi ki, bir de üzerine kambur getirirsin! Kapında hizmetkârın tüfenkçin olmadıkça konuk getirmeyeceksin! dememiş miyim sana? Yerini yurdunu belledip, Şıh Abuzer'e kökümüzü kazıtmağa fırsat mı hazırlarsın hey ester tımarcısı?" Ökkeş Dayı, bize gözün kırpıp Zino'ya söz değdirmesini sürdürdü: "Ule dır dır edip perde ardına gizleneceğine, gözündeki perdeyi kaldır da, bak bir yol gelen konuk kimdir? Kereminin safasını sürüp, bedavaya hayır dua okuduğun yetsin! Eteğini beline dolayıp saçını süpürge edeceğin zaman gelmiştir. Konuklarımızı bu gece azığa çereze doyurup altlarına temiz döşek seremezsen, kocaldığına inanıp düğünümü tazelerim, bilmiş olasın dedi. Zino Ana beni tanıyanda şadlık gösterip karşılamağa seyirtti, eteğine sarılmış bebeleriyle gelip ayağıma düştü; özür söyleyip dil döktü: "Şıh Abuzer'in korkusu yüreğime gireli akıl komamıştır bende. Ne yaptığımı, n'ettiğimi bilemezim. Saygıda kusurum olmuştur, n'ola bağışla kurban!" dedi. Sonra erine döndü: "A gözü kör olası ester kırkıcısı! Düğün tazelemeği düşüneceğine çırağı salıp bir mücde haberi uçursan da, Zino Anayı Sit Senem'e karşı kusura düşürmesen olmaz mı? Zerrece aklın olsa, şu eniklerinle kahnrını çekecek, ben gibi çilekeş bir avrat daha bulamayacağını bilip, ömrüme duacı olurdun. Gelen velinimetimizi ağırlayıp azığa çereze de doyururum, mis kokulu döşeklerde de yatırırım. Lakin sen bir çift tatlı söz bulup gönlümü almazsan, bu gece avludaki itlerin koynunda zıbarırsın!" dedi. Altımıza halı, şilte sürdü, oturttu: "Ölümleri göze alıp kaçtığın, murada erip kavuştuğun yiğit hangisidir?" diye sorup Memo'yu tanıyanda: "Ölümü göze alıp kaçtığın boşuna değilmiş. Erinin kara gözlerini Zelha görse, tövbe Yusuf'tan yüz cevirirdi." diye Memo'nun kara kaşlarına, kömür gözlerine kaside söyledi. Nazara gelmeye, diye okuyup üfleyerek Memo'yu baş köşeye geçirdi. Karı-koco, cümlemize gönül alıcı sözler bulup söylediler, sonra Fato'yla erini hatırlayıp, onları hizmetime almış mıyım, yurtluk verip bahtlarından güldürmüş müyüm? diye sordular...
Sayfa 306 - Tekin YayıneviKitabı okudu
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.