#kitapyorumu
5/5 ️️️️️️️️️️
10/10 ️️️️️️️️️️
Gece Yarısı Kütüphanesi bana tür olarak birbirleriyle sıfır alakaları olsa da Evelyn Hardcastle’ın Yedi Ölümü kitabını anımsattı. Ya da onu okurken olan hislerimi demek daha doğru olur. Çünkü tamamen beklentisiz başladığım bir kitabın beni bu derece etkilemesi sürekli yaşadığım bir şey değil.
Kitabın konusundan bahsederek başlayıp ilerleyelim.
Kadın karakterimiz Nora Seed, hayatından nefret ediyor. Tüm yaşamı resmen pişmanlıklar kuyusu. Yapmadığı, son anda vazgeçtiği bir çok karar yüzünden yalnız kaldığını, kimsenin ona ihtiyacı olmadığını hatta onsuz daha iyi olacaklarını düşünüyor. Aynı gece intihar ediyor ve ölmek yerine kendisini gece yarısı kütüphanesi diye tuhaf bir yerde buluyor.
Nora, yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi olan araf boyutuna sıkışıp kalmışken, tüm hayatını emen pişmanlıklarını yeniden yaşama şansı buluyor.
Ya abisiyle rock grubu kursaydı?
Ya sevgilisiyle evlenseydi?
Ya yüzmeye devam etseydi?
Kendi yaşamında seçmediği her şeyi bir bir deneyimleme fırsatı karşısına çıkıyor.
Kitabımız genel hatlarıyla bu şekilde. Okuması basit olmasına rağmen verdiği mesajlar inanılmaz anlamlı, sizi düşünmeye iten ve hayatınızda bir şeylerin pişmanlığını yaşamak yerine o anı en iyi şekilde değerlendirmenin önemini olabilecek en iyi şekilde vurguluyor. 280 sayfalık harika bir romandı ve her sayfasından keyif aldım. Eğlence tarzı bir keyif değil bu, yanlış anlaşılmasın. Bana verdiği mesajlar ve anlatmak istediği düşünceler mükemmeldi.
Bu sene okuduğum en güzel ve tatlı hikayelerden biriydi. Sizi her anlamda düşünmeye itiyor diyebilirim.
Not: Yaşadığı hayatlardan birinde ciddi anlamda kalbim kaldı, keşke gerçek hayatta da Nora o yaşama sahip olabilseydi dedim. Bunu not geçmek istedim.🥲
%100 tavsiyemdir. Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz. Hatta mutlaka okumalısınız.
Sizi çok seviyorum.