Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"En sıradan hayat bile, kuşkusuz kâfi miktarda tecrübeyle doludur, ama sorun kişinin kendine karşı dürüst olup olmadığıdır. Söylendiğine göre, Hintli bir münzevi iki yıl çiy damlalarıyla beslenmiş, bir gün kente geldiğinde ise şarabı tatmış ve onun müptelası olmuş. Benzerleri gibi bu öykü de değişik biçimlerde anlaşılabilir; komik olarak da görülebilir, trajik olarak da. Ama olanaklılık tarafından eğitilen kişinin böyle bir öyküye ihtiyacı yoktur. O kişi, zamanı geldiğinde kendini talihsiz insanla özdeş tutar, kaçabileceği sonlu bir yol olmadığını da bilir. Olanaklılığın kaygısı da, o kişiyi inanç tarafından kurtarılana dek bir av gibi elinde tutar. Huzura kavuşabileceği başka bir yer yoktur, başkalarının bilgelik dediği şeyler yalnızca gevezelikten ibarettir. Bu nedenle, olanaklılık mutlak biçimde eğiticidir...Olanaklılık tarafından eğitilen kişinin tehlikeye maruz kalabileceğini yadsıyor değilim, sonlu bir eğitimden geçen kişiler gibi kötü yola sapıp devrilebileceğini, yani intihar tehlikesine de açık olduğunu biliyorum. Eğitiminin başında Kaygı'yı yanlış anlarsa, Kaygı onu inanca taşımak yerine, inançtan uzaklaşır, sonra da yitip gider. Öte yandan, olanaklılık tarafından eğitilen kişi, Kaygı dahilinde kalır, sayısız hatalarla yoldan çıkmaz, geçmişi doğru biçimde hatırlar. Bu durumda Kaygı'nın saldırıları, ne denli ürkütücü olursa olsun, kaçmasını gerektirmez. O kişi için Kaygı, kendi iradesine rağmen, gitmek istediği yere ışık tutan rehber bir tin'dir."
Sayfa 179 - T.İ.B. Kültür Yayınları E-KitapKitabı okudu
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.