Gönderi

331 syf.
7/10 puan verdi
Körlük
Yazdığı en zor roman olduğunu söylüyor yazar. Fiziki körlükten ziyade insan aklının körlüğüne dair yaptığı metafor aslında. Kendi ifadeleriyle bunu şöyle açıklamış "Gezegenin oluşumunu incelemek için Marsa adam gönderiyoruz ama bu dünyada milyarlarca insanın aç kalmasına göz yumuyoruz. Bu durumda biz ya körüz ya da deliyiz." diyor. Kitap trafik lambasında bekleyen bir adamın beyaz körlük geçirmesi ile başlıyor bu körlük bulaşıcıdır. Bu ilk körlüğü yaşayanlar karantinaya alınıyor. Bu insanlar arasında sadece bir kişiye bu hastalık bulaşmıyor. Olaylar bu kişinin gözünden aktarılıyor okuyucuya. Kitabın içeriğinde +18 sahneler var. Bu durum bize insanların içinde bulunan ve dışa yansıttıkları ahlaki durumu yansıtıyor. Karantinaya alınan insanlar bir akıl hastahanesine kapatılıp kendi hallerine bırakılıyorlar. Bu küçük insan topluluğu bizim için adeta dünya düzeninin küçültülmüş yansıması olarak aktarılmış. Kitapta insanlar başkalarının kendilerini görmedikleri ve bunu bildikleri zaman nasıl davranışlar sergilediğinden de bahsediyor. Kıyafet giymekten vazgeçenler bunun bir örneği. Kitabı okurken olayın içinde yaşıyor olarak hissediyorsunuz. Ve görmenin diğer duyulardan daha üstün bir duyu olduğunu düşünüyorsunuz. Bu kitap okuyucuya ben kör olsam ne olurdu nasıl olurdu diye sorgulatıyor.. ..... Zaman geçtikçe birlikte yaşarken ve genetik değişimler olurken vicdanımızı giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengini ve gözyaşlarımızın tuzuna bulamadık bu da yetmiyormuş gibi gözlerimizi içimizi gören birer aynaya dönüştürdük Sonuçta gözlerimiz ağzımızla inkar etmeye çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç çekincesiz gözler önüne serer hale geldi..... S.25
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,7bin okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.