Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

230 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İsa'sız ve Güncesiz :Farklı Bir Gerçeklik Algısı
"Tanıklık" romanlarını sever misiniz? Tarihi dönemleri, bizzat döneme tanıklık eden bir yazarın kalemiyle ve edebiyatın zevkiyle okumayı sever misiniz? Buyurun o zaman! Size sıra dışı bir 12 Mart romanı... İsa'nın Güncesi: Basım yılı 1974. 12 Mart Muhtırası'nın üstünden birkaç sene geçmiş. Siyasi kargaşaları ve toplumsal düzensizlikleriyle buhranlı bir Türkiye ortamı mevcut. Arada seçimler olsa da kaos ortamından kurtulunamamış, tutuklamalar, sorgulamalar, fişlemelerle 12 Eylüle doğru huzursuz bir gidiş var. Edebiyat da işlevini yerine getirmeye devam etmekte.Berna Moran, eleştirilerinde 12 Mart romanları için "yenilgiden sonrası" romanları der. Bu ruh hali ile sanatçılar, hem tanık hem de yazar sıfatıyla eserlerini meydana getirir. Çıplak gerçekleri ortaya çıkarmak gibi genel bir amaç vardır. Bu yüzden hapishaneleri, sorguları, işkenceleri, halkın çaresiz bırakılmışlığını, uyuşmuşluğunu bol bol görürüz . Romanların tarihi ve sosyolojik değerleri ağır basar ve hepsi çok değerlidir benim için. Dün aynı döneme ait lakin farklı bir gerçeklik algısı ile kaleme alınmış bir roman okudum ve başka okurlarla paylaşmak istedim. Eserin basımı yapıldığında Anday, yaklaşık altmış yaşlarında, cumhuriyetten bu yana ülkemizi yakından tanıyan, dönemin zorluklarını yaşamış tecrübeli bir sanatçı. Bu yetkinlik ile farklı bir eser meydana getirmiş. Başka yorumlarda da denk geldiğim üzere kendi döneminden yola çıkarak Kafka'nın Dava'sına benzeyen bir ortam kurgulamış. Hikayemizde ne yer belli ne zaman. Edilgenliği, yenilmişliği baştan kabul etmiş ve romanın tek akıllısı gibi görünen bir baş kişimiz bir de halleri halllerine uymayan sanki bir histeri içinde yaşayan diğer kişilerimiz var. Yazarı tanımasam ve eserin hangi dönemde ortaya çıktığını bilmesem alt metni takip etmek çok zor olurdu. Bu sebeple okumak isteyenlere ön araştırma yapmalarını öneririm. Korku ve panik havasının olabileceği kadar somutlaştırılarak okurun burnunun direğini kırdığı, birbirini tutmayan konuşmaların, saçma sapan soruların beynini uyuşturduğu satırlarda ilk bakışta ne ihbar, ne sorgu, ne hapishane var ne işkence. Ama bir noktadan sonra parçalar birleşince bir "Haaa..." diyorsunuz yüksek sesle. Kişilerin işlerinin belirsizliği, iş yerlerinin fiziki yapısı ve garip çalışanları, her an her yerde insanların size saçma ve tuzaklı sorular sorması... Yazar, okurun gerçeklik algısı ile öyle bir oynamış ki bazen her şey aslında adı İsa olmayan İsa'nın kafasında mı yaşanıyor yoksa gerçekte mi, karıştırıyorsunuz. Hem komik hem saçma bir "iletişimsizlik" var eserin bütününde. Bütün olayların da müsebbibi bu sanki. Bazen gerçekten gına geldi ama bu aralar Anday'ın farklı türlerdeki eserlerini de okuduğum için bu noktaya yabancı kalmadım. Daha yeni okuduğum
Mikado'nun Çöpleri
Mikado'nun Çöpleri
'ndeki erkek kahramızın dediklerini hatırladım da rahatladım biraz: "Anlayamıyorum.Aynı şeyleri düşünmemize imkan yok. Elimizden ancak konuşmak gelir, o kadar." Sonra dönemin karmaşasında güçlünün! genel tutumunda önemli olan neydi? Anlaşmak mı, kimin haklı olup olmadığı mı? Yoksa daha baştan belli olan soru mu? Ne de olsa kendi istedikleri cevabı aramıyorlar mıydı? Anday, usta bir kara mizah örneği sergileyerek dönemin ortamıyla ve hakim güçleriyle epey eğlenmiş. Mesela bir bölümde bir yapı ustasını
Henrik Ibsen
Henrik Ibsen
'in bir kahramanına benzetip "Senin adın Solnes mi? deme gafletinde bulunan kahramanımız ihbar edilir ve Solnes ve İbsen'le işbirliği yapmakla suçlanır. Sanatsal bilgisizlikle bu kadar mı ince dalga geçilir! Başka okumalardan bu tür absürd olayların gerçekte de yaşandığını biliyoruz malesef. Boğulma ve bunalım hissiyle baş edebilirseniz eser aslında son derece kolay bir okuma sunuyor. Bu belirsizlikte kimse kimseyle karışmıyor. Bence Anday'ın bu eserdeki farklı ve üslubu kendisinin aynı zamanda iyi bir şair ve iyi bir tiyatro yazarı olmasıyla ilintili. Okur hem İsa'nın(adı bu değil!) zihninde tiyatro sahnelerini izliyor tadını hem de şiire has müzikaliteyi ve tam anlaşılamama tadını alıyor. Gerçekten usta bir şair, iyi bir roman yazarsa tadından yenmiyor. Aslında adı İsa olmayan İsa'mızın hissizliği, kimliksizliği, kabullenişi, neden başka bir kişi değil de İsa olduğu ve sondaki tavrı uzun uzun irdelenmeye değer. Buna ne buranın sınırları ne de benim bilgim yeter. Yalnız belirtmek isterim ki eser, değerini ve farkını anlayan okurlar için çok kapı aralıyor. Ben, eseri kafamdaki genel kriterlerle değil farklı bir tatla, biraz da
Franz Kafka
Franz Kafka
ve
Samuel Beckett
Samuel Beckett
'i kurcalayarak okudum ve sevdim. Kusurları varsa da kabullendim, gözüme batmadı.
Yusuf Atılgan
Yusuf Atılgan
'ı ve
Oğuz Atay
Oğuz Atay
'ı iletişimsizlik, yabancılaşma , içe dönme ve bunalım temaları yönünden çok severek okuyoruz. Fakat öncesinde ve sonrasında aynı temaları işleyen başka yazarlarımız da var. Melih Cevdet bu yazarlardan biri ve kendisi kendi az rastlanacak şekilde çok yönlü ve birikimli bir sanatçı. Bitirirken, okurların yüzünü yerli edebiyatımıza daha fazla dönmesini diliyorum. "Yaşamak anımsamak mıdır yoksa? Sanmam, biz de bir sestik belki Birileri için yıllar önceki Şaşırtıcı karşılaşmada" (Melih Cevdet Anday) Eseriniz beni olumlu anlamda şaşırttı ve sizi çok andım son günlerde Sevgili Anday!
İsa'nın Güncesi
İsa'nın GüncesiMelih Cevdet Anday · Adam Yayıncılık · 1991267 okunma
··
1 artı 1'leme
·
6,9bin görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Gönül’cüm seni tanımış olmak büyük şans. Ne güzel bir insan, ne iyi bir rehbersin. Bir eserden ne beklediğini, onda neler bulduğunu bilen, üstelik en verimli biçimde yorumlayan niteliğine gerçekten hayranlık duyuyorum. Belki yıllar sonra, belki hiç okumayabilirdim bu eseri. Hemen okuma listeme aldım. Ellerin dert görmesin.
Gönül. okurunun profil resmi
Her zaman diyorum, bir kere daha yineleyeyim: Muhatabını bulmak kadar güzel bir his yok😊 Teşekkür ederim Abla🌺 Acilen tavsiye ederim. Eğer Kafka'nın Dava'sının tadını vermezse burada sitem yemeye hazırım:) Hem de yerli, hem de 12 Mart, hem de şair kalemi...
1 sonraki yanıtı göster
Uğur Karabürk okurunun profil resmi
Ben de şimdi başladım, bakalım.
Gönül. okurunun profil resmi
Bu özgün romanı beğeneceğinizi umuyorum:)
Kaan okurunun profil resmi
Bilgilendirici bir yazı olmuş. Ben de okumaya başlayacaktım. Öncesinde yazınızı okumak faydalı oldu.
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Tüm edebiyat tarihimiz içinde farklı ve özel bir roman olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar.
Uğur Karabürk okurunun profil resmi
Aylaklar romanını da çok beğenmiştim, eğer okumadıysanız onu da tavsiye ederim.
Gönül. okurunun profil resmi
Aylaklar'ı da yeni okudum. Onu da çok sevmiştim. Sonrasında İsa'nın Güncesi'ni merak edip okudum. İkisinin tadı ayrı ama ikisi de kaliteli romanlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.