Takvimlerle önceleri doğanın ritmini gözlemlerken, bu yüzyılda, kendimizi gözetim altında tutmak için kullanıyoruz saatlerimizi. Ne zaman yataktan kalkacağımızı, ne zaman yemek yiyeceğimizi, ne zaman yeniden uykuya yatacağımızı kol saatleriyle, duvar saatleriyle belirliyoruz. Öğle yemeğini acıktığımız için değil saat on iki olduğu için yiyoruz; uykumuz geldiği için değil, geç olduğu için yatıyoruz; çalar saatin alarmıyla (evet alarm durumuyla!) uyanıyoruz, doğal bir şekilde uyanacak yerde. Yaşamlarımızı kol ve masa saatlerine, saatlere ve dakikalara göre düzenliyoruz.