Gönderi

10/10 puan verdi
Bu bir incelemeden çok dertleşmedir. Allah bütün hastalara acil şifalar versin... Bu kitabı ilk (23 Kasım) okumaya başladığımda , hayatımda her şey mükemmel gidiyordu. Fakat finalini soğuk bir hastane koridorunda doktoru beklerken yapacağım hiç aklıma gelmezdi. Babamın geçirdiği kalp krizi nedeniyle yaklaşık 5 gündür hastanede yatıp kalkıyorum, yatıp kalkıyorum dediğime bakmayın, sıkıldıkça değiştirdiğim bir kaç sandalyenin üzerinde uyukluyorum. İlk günler kendimi dünyanın en şansız insanı gibi görüyordum. Taa ki benden çok daha kötü durumda olanlarla tanışana kadar. Aylarca annesinin komadan çıkmasını bekleyenler, morgun önünde kızının cenazesini bekleyenler, doğum sırasında eşini veyahut evladını kaybedenleri gördüm. Benden çok daha kötüleri de vardı. Hep vardı, hep olacak. Her zaman ne kadar kötü şeyler yaşarsanız yaşayın, hep sizden daha kötü durumda olanlar olacaktır. İşte Yusuf'ta bunlardan biriydi annesini ve babasını öldürüyorlar. Onların naaşı başında oturup bekliyor. Daha o yaşında, "eşkıyaları haklayamadım" diye üzülüyor. Gerçi Yusuf'un kaderi daha o zamandan belliymiş. Babam yoğun bakımdan çıktıktan sonra servise aldılar. Yanına uzandım, Kuyucaklı Yusuf geldi aklıma tekrar okuyayım dedim, kaldığım yerden, şu cümleler ile karşılaştım: "Allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev'uda gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed'e gelince: "Saadet hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş." Bu pasajdan sonra epey düşündüm. Çok manidar geldi bu cümleler. Hakikaten hayatı olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. Hastalığı ile, sağlığı ile... Acısı ile, tatlısı ile... Eksiği ile, fazlası ile... Yine kitapta Muazzez'in yaşadığı psikolojik travmalar, yaptığı onca hataya rağmen kendini haklı bulmaya çalışması, her şeyi sırf Yusuf mutlu olsun diye yaptığını düşünmesi... Oysa altta ki asıl neden, kendini o hayata ait hissedip Yusuf'u bahane etmesiydi. Çok garip değil mi? Bazen insan yapmaması gereken bir şeyi yaptığı zaman başka bahaneler üretip arkasına saklanır. Benim için de sigara öyleydi. Sürekli bahane üretiyordum. Fakat babamı o halde görünce sigaramı ve çakmağımı bıraktım bir kenara. Ondan da söz aldım bundan sonra icmeyecek, o başına böyle bir sağlık problemi gelmeden bırakmadı, ben başıma bir şey gelmeden bıraktım siz de bırakın. Sevdikleriniz sizler için hastane hastane dolaşmasın. Gece üçlerde bir saat uyumak için uzandığı yerden kabuslar görüp uyanmasın. Kısacası sizlerde Muazzez gibi, babam gibi, benim gibi bahanelerin arkasına sığınmayın. Bırakın. Bıraktırın. Edit: Babam eski sağlığına kavuştu. Soran herkese çok teşekkür ederim. :)
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021176,1bin okunma
·
223 görüntüleme
Sibel okurunun profil resmi
Vaay çok güzel yazmışsınız. Geçmiş olsun bu arada:)
Murat okurunun profil resmi
Teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.