Gönderi

Sokrates- Thrasymakhos, adil biri sence başka bir adil kişinin karşısında, ondan daha avantajlı olmak ister mi?” Thrasymakhos- “Hayır, asla böyle bir şey yapmaz. Öyle olsaydı, kibar ve saf yürekli bir insan olmaktan çıkardı.” “Ya da belki bir başkasının adil, haklı davranışından kendine bir çıkar sağlamak ister miydi?” “Bunu da istemezdi.” “Peki, haksızlık yapana göre, ondan daha önde olmak ister miydi ya da böyle bir şeyi doğru bulur muydu?” “Böyle bir şeyi doğru bulurdu, ondan daha önde olmayı arzu ederdi, ama bunu yapamazdı!” “Yapardı, yapmazdı, bunu sormuyorum; arzu eder miydi, etmez miydi? Adil kişinin başka adil bir kimseden daha fazla çıkar sahibi olmayı arzu etmeyip bunu şiddetle istemezken, haksız, adillikten uzak kimseden üstün olmayı arzu edip etmeyeceğini soruyorum.” “Kesinlikle ederdi.” “Peki öteki adaletsiz kişinin durumu nedir? Adil kişinin ve haklı davranışın karşısında, bu durumdan herhangi bir çıkar sağlamak istemeyecek midir?” “Tabii ki isteyecektir. Adil olmayan kimse herkesten daha fazlasını ister.” “Demek haksızlık yapan, başka bir haksızdan daha fazlasını elde etmek için ve onun yaptığından daha fazlasını yapmak için uğraşır durur, değil mi?” “Doğru!” “Öyleyse şunu tespit edelim,” dedim, “adil kimse, kendisi gibi olanların karşısında değil de sadece adil olmayanların karşısında, onlardan üstün, avantajlı olmayı isterken, adil olmayan kimse için her ikisi de aynıdır.” “Bundan başka bir söz, durumu bu kadar iyi özetleyemezdi.” “Adaletsiz adam hem iyi hem de mantıklı bir insandır; doğru adamsa bu özelliklerin hiçbirine sahip değildir, öyle değil mi?” “Bunu da iyi söyledin,” dedi. “Demek ki adil olmayan, aklı başında ve iyi adama benzer de ötekisi, hiçbirine benzemez, değil mi?” “Tabii ki, bunda şaşacak ne var! Aynı nitelikleri paylaşanlar birbirlerine benzer, paylaşmayanlar da benzemez.” “Öyleyse herkes, benzediği kimse gibidir.” “Şüphesiz.” “Peki, Thrasymakhos, müzikal ve müzikal olmayan kimselerden söz ettindi, öyle değil mi?” “Evet.” “Peki hangisine ‘akıllı, işinden anlayan’ dersin?” “Tabii ki müzikal (yeteneği) olana bu işten anlar derim.” “Peki bir insan anladığı şey konusunda becerikli, anlamadığında da beceriksiz, yeteneksizdir, değil mi?” “Evet.” “Aynı şey hekimlik için de geçerlidir, öyle değil mi?” “Öyle.” “Peki, benim eşsiz dostum, sence bir müzisyen enstrümanını akort ederken, onun tellerini germede veya gevşetmede bir başka müzisyenin önüne geçmek, ondan daha üstün bir konumda olmak ister mi?” “Zannetmiyorum bunu isteyeceğini.” “Fakat, müzisyen olmayan birini geçmek ister, değil mi?” “İster tabii ki.” “Peki ya hekim için ne demeli? Bir hekim, hastaya şunu yiyeceksin, bunu içeceksin diye ilaç listesi yazarken, başka bir hekimi geçmek ister mi?” “İstemez, tabii ki.” “Acemi, çırak bir hekimi peki?” “İster.” “Şimdi, uzmanlık bilgisi ile bir işi sırf sevdiğinden acemice yapan ilişkisine bir bakalım. Sence uzman insan, başka bir uzmandan, işinin ehli kimseden daha fazla söz sahibi olmak veya onun yaptıklarından daha fazlasını yapmak mı ister, yoksa onun yaptıkları kadarını yapmak mı?” “Evet, öyle yapar.” “Peki ya bilgisiz acemi insan? O hem bilgisiz acemi insanı hem de bilgili, işinin ehli insanı geçmek ister, değil mi?” “Belki.” “Peki bilgili, işinin ehli kişi aynı zamanda o işten anlayan kişi değil midir?” “Evet.” “İşten anlayan, akıllı, kavrayışlı olan kimse değil midir?” “Evet.” “Akıllı, kavrayışlı olan becerikli değil midir? O zaman, kendine benzeyenden değil, kendine benzemeyenden önde olmak, onu geçmek ister, değil mi?” “Öyle gözüküyor.” “Öte yandan, kötü ve kavrayışsız, beceriksiz olan insan, hem kendi benzerlerinden hem de diğerlerinden daha üstün, avantajlı olmak isteyecektir?” “Evet.” “Peki, Thrasymakhos, şu bahsettiğimiz adil olmayan adam hem kendisine benzeyenleri hem de diğerlerini geçmek isterdi. Sen, bu düşünceyi onaylamıştın, yanılmıyorsam. Öyle değil mi?” “Evet, onaylamıştım.” “Öte yandan, sana göre adil, hakkaniyetli kişi kendine benzeyenin değil, kendine benzemeyenin önüne geçmek isteyen insandı, değil mi?” “Evet.” “O zaman adil kişi, becerikli, kavrayışlı, işinin ehli olana benzemiş oluyor, haksız davranan ise bunun tersi.” “Söylediklerimizden bu çıkıyor.” “Peki biz şu konuda anlaşmıştık: Her bir kimse aynısı olduğu (benzediği) kişi gibidir.” “Evet, öyle demiştik.” “O zaman adil kişi, becerikli, kavrayışlı oluyor, haksız kişi ise, beceriksiz, kavrayışsız olmuyor mu?”
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.