Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

195 syf.
·
Puan vermedi
“Nasıl savaşmalı bu kara kuvvetle? Hangi dilden anlar bunlar?”
Mahmut Makal köy enstitülerinin* karanlık köylere ışık olmaları için yetiştirdiği köy çocuklarından biridir. 17 yaşında İvriz Köy Enstitüsü’nden mezun olur ve kendi köyüne yakın bir köye öğretmen olarak atanır. 20 yaşında Varlık Dergisi’ne yazdığı Köy Notları’nı Bizim Köy kitabında toplar. Kitap çeşitli dillere çevrilir, iç ve dış basında yankı uyandırır. Köy gerçeğini anlatan ilk yazarlardandır. Köyü olumsuz tanıttığı gerekçesiyle tutuklanır. Yaşamı boyunca düşünceleri yüzünden birçok soruşturma geçirir. Yazar öğretmenlik yaptığı köydeki insanların yaşamını anlatır. Çeşitli başlıklar altında sade olduğu gibi anlatılanlar bir Orta Anadolu köyünün acı bir çığlığıdır. Ahırdaki hayvanının yere pisliklerin içine döktüğü buğdayı toplayacak kadar muhtaç olan, yakacak tezeği yoldan gerektiğinde birbirleriyle kavga ederek toplayan kadınları, yaz kış yalın ayak dolaşan, soğuktan, hastalıktan ölen, okula aç gelen, fişlerde okudukları balın ne olduğunu bilmeyen çocukları ve köy yaşamına dair izlenimlerini, bazen iğneleyici, alaycı, kızgın bazen çözüm bulmaya çalışan iç sesini, çaresizliğini tüm içtenliğiyle yazmış. Bilgisizliğin, fakirliğin, yokluğun, sömürülmenin insana yansıması o kadar acı ki. Mahmut Makal da yazmış, seslerini duyurmaya çalışmış. Duyurmuş da 1967‘de Unesco tarafından dünya gençliğine örnek insan olarak seçilmiş. Ancak kendi ülkesinde yazdıkları bazı çevrelerin, köydeki insanların ve ailesinin olumsuz eleştirilerine hedef olmuş, eleştirilmiş. Kendisine cephe alınması onu yıldırmamış, doğru bildiği yolda yürüyüp insanların acısını dindirmek için mücadeleye devam etmiş. Yazarın bu davranışı övgüye değer. Okulu yeni bitirdiğinde öğretmene söylenen “Okumuşleyin ya vali ol, ya kaymakam. Sen de bizimnen köy yerinde süründüktengilli ne hayrını görecen.” sözü köylülerin gözünde öğretmenin saygın bir yere sahip olamadığına dair bakış açısını gösteriyor. Çocuklarının okumalarına pek taraftar değiller ancak erkeklerin askerde mektup yazacak kadar okuma öğrenmelerinin yeterli bulup daha fazlasını istemiyorlar. Bize öte dünya lazım diyerek çocuklarını okul yerine Hoca, molla gibi insanların yanına gönderiyorlar. Soğukta, yağmurda ders yapamadığı damı olmayan okulu onarmaya kimse yanaşmamakta ancak bu hoca denilen kişilere köylülerden cumalık adı altında para, tütün, sigara, yiyecek, eşya gibi elinde ne varsa bu kişilere vermektedirler. Köylülerin ise öğretmene olan tutumları belli onu istememektedirler. Hatta bir gün köye yolu düşen birinin dua okuyup da maddi yardım isteyen birine kendilerini dolandırmalarını önlemek isteyip de sorular sorması üzerine köy odasından açık bir şekilde kalkıp gitmesi söylenince çok üzülür. Böyle bir zihniyet karşısında Mahmut Makal bazen ağlayacak duruma gelir, kendisine şu soruyu sorar: “Nasıl savaşmalı bu kara kuvvetle? Hangi dilden anlar bunlar?” Bu karanlık sömürünün yıllar geçtikçe daha gelişmiş, sistemli, örgütlü bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. Yaptıkları yolsuzlukların tarihe geçmiş isimleri var. Güncelliğini koruyan sorular ne yazık ki. En basit şekliyle düşünecek olursak madem “ öte dünya önemli” diyen kişiler neden bu dünyada bitmez tükenmez para, iktidar, şan, şöhret peşinde koşarlar. Bunlarla savaşmanın yolu okumak, düşünmek, sorgulamak, özgür düşünebilmek, kendimizi ifade edebilmektir. Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, bağımsızlık, hukuk, sosyal adalet kavramlarına önem verip ilke edinmektir. Yazarın Bizim Köy kitabının yanında daha önce okuduğum Kuru Bir Sevda-Kalkınma Masalı kitabını da okumanızı öneririm. “Köy Enstitüleri uygulaması, eğitim yoluyla köyü canlandırmak, toplumu etkilemek, yetiştirilecek yeni insanların çabalarıyla çağdaş uygarlık kervanının ardından yetişmek ereğine dönüktür. Köy Enstitülerinde, insanoğlunun erdeminin ve yaratıcılığının, elleriyle beyni arasında kurabileceği uyumla doğru orantılı olduğu gerçeğine uygun biçimde yetişiyordu yeni insan. Eğitimin gerçek ereği, halk kaynağını harekete geçirmek, üstündeki karanlık perdeyi, yetişen çocukların eliyle kendisinin yırtıp atmasını sağlamaktır. Böyle eğitim kurumu, böyle yetişmiş insan istenmiyor. Bu yüzden de Atatürk’ün Türkiyesi eğitimsiz, işsiz, yönsüz-yöntemsiz, idealsiz insanların, din tüccarlarının ülkesi oldu. Öğretmen yetiştirmekten bile korkuyoruz. Dünyasal, çağcıl, bilimsel ve laik bir eğitim uygulanmasına geçemeden, düşünen, konuşan, ülke sorunlarının çözümü için didinen insanı yetiştirmeden ve de bu insanlardan yana davranacak yöneticilere kavuşmadan hiçbir yere varamayız. Geriye geriye giderek gericiliğin çıkmazına girdik. Köy Enstitüleri uygulamasının günümüz koşullarına göre işletilmesi bir seçenek olabilir.” Mahmut Makal *Köy enstitüleri 1940 yılında köylerdeki çocuklarının eğitilerek Anadolu köylerinde öğretmen olarak görev yapmaları için kurulmuş okullardır. Elverişli geniş arazileri olan yerlerde açılan eğitim enstitülerinde arıcılık, modern tarım, inşaat, marangozluk, terzilik bilgileri veriliyordu. Ayrıca kültür ve sanat eğitimine de önem veriliyordu. Her öğrencinin yılda 25 klasik roman okuması ve en az bir müzik aleti çalması sağlanıyordu. Yine yıl içinde çeşitli tiyatro eserleri çalışılıp sergileniyordu. Köy enstitüsünü bitiren öğretmenler köyü tanıyan, kültürlü, görev aşkıyla dolu, aydın kişilerdi. Atandıkları köylerde eğer okul yoksa -büyük olasılıkla olmazdı ya da yıkılmış olurdu- önce okul inşa edip, köy çocuklarına okuma yazma, temel bilgileri öğretmelerinin yanında, ziraat, tarım alanlarında da bilgi birikimlerini köylülere aktarırlardı. Köyün kalkınması, köy insanının yaşamının iyileşmesi için çaba sarfederlerdi.
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,192 okunma
··
101 görüntüleme
Celal Uslu okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkürler, ilgimi çekti okuma isteği uyandırdı, böylesine güzel bir uygulamayı sonlandıran kaldırılması için elinden geleni yapanlar neye hizmet ettiklerini belki şuan anlamışlardır...
mısra okurunun profil resmi
Okuyup beğenmene sevindim Celal teşekkür ederim. Yazarın diğer kitaplarını ben de okumak istiyorum. Keşke daha önce tanısaymışım. Umarım herkes içinde bulunduğumuz durumu anlar da aydınlığa çıkabiliriz.
Baba okurunun profil resmi
Kitaptan daha edebi bir inceleme olmuş. Congrats
mısra okurunun profil resmi
Karanlıkları aydınlatmaya çalışan insanlara saygı ve sevgi duyuyorum, Mahmut Makal da bunlardan biri, incelememde onu tanıtmaya çalıştım. Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.