Aslına bakacak olursanız, edebi bir porno okudum. Bunu zaten kitabın başında
J. G. Ballard belirtmiş ve neden bunu yapıtlandırdığını da açıklamış.
Tarz olarak elbette ki herkesin hoşuna gitmeyebilir fakat ben beğendim. Porno, teknoloji ve arabalar üzerinden çok fazla anlam çıkartılabilir. Hoşuma gitmeyen ve benim asıl önemsediğin konu ise kurguydu. Tartışmasız çok daha vurucu bir sona doğru sürüklenme yaratılabilecek bir zemini sanki daha elverişli değerlendirebilirdi.
Betimlemeler ise gerçekten etkileyici. Fakat
Ludwig Wittgenstein dediği gibi “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” dan yola çıkarsak, kullanılan kelime zenginliğinin (herhalde böyle söylesek daha iyi olur) belirli kalıpların tekrarından oluşması, pornonun çok fazla altının çizilmesine neden olmuş.
Hepsi bir yana, bu tarz bir okuma benim için ‘değişik’ bir deneyimdi. Sıradışılığı hoş bir tad bıraktı. Ha bir tane daha Ballard okur muyum? Bu tarzın en güzel örneğini okudum, yeraltını seviyorum ama