Gönderi

·
Puan vermedi
aslında inceleme yazmayı düşünmüyordum fakat, beni buna bütün o olaylar silsilesi itti. trajik bir hayat bence, yolculuklarla dolu ve vatanını aramaya çalışan bir insan hasan-el vezzan. bildiğimiz üzere hayatı aslında iki din ve iki dinin halkları arasında sıkışmış durumda.beni en sarsan ve anlam veremediğim şey çocukluğundan beri inandıklarını olgunluk çağında direkt bir kenara itebilmesiydi. hiçbir şeye bağlanamayan bir ruh bunu ailesini çok sevmesine rağmen çoğu zaman hepsini birer birer terk ettiğini bildiğimizden söylüyorum. eğer kurgu bir yaşam olsaydı, üzerinde konuşma ihtiyacı dahi hissetmezdim fakat okuduğumda beni yaralayan bir yaşam vardı karşımda.zamanı göz önüne aldığımızda aslında oldukça sıra dışı yaşadıkları. ama kolay atlatabiliyor ve yelken açabiliyor uzak diyarlara. çocukluğunu sürekli bir uçan halıdaymışçasına ve bana kalırsa bir nebze sevgisiz geçirmesi zaten başına buyruk olan ruhunu dizginlemiş ve uçurmuş sürekli.ilginçti, maalouf’un ilk romanlarından. beni rahatsız eden sürekli bir bilgi verme tonlamasında yazılması ve bazen de oğluna hitap edermişçesine yazmasıydı. hep bir tonlama sıkıntısı hissettim, bazen nasıl hissettiğini ve neden o davranışlarda bulunduğu konusunda emin olamadım, fakat doğu dünyasının sihri sinmiş her kitabı gibi.en azından endülüs’ü tanıtması batı insanlarına beni memnun etti. anlatması demiyorum, objektif değildi çünkü; o vakitler orada böyle bir devlet vardı ve yıkılmaya yüz tutmuştu. hasan, mecidi olmadan oradaydı ve elbet bunu tanıtacaktı. neyse, kiliseye sığındıktan sonra bence girdiği düşüncesel bir kısırlaşma vardı ya da sığ anlatıldı kitapta. ne kadar öğretmeye ve yazmaya devam ettiğini bilsek de o artık bambaşka bir olmuştu bambaşka emellere hizmet eden.granada’dan roma’ya; büyük türk dediği osmanlı’dan gitgide nefret edişi gibi geliyor bana. kardeşlerini boğdurtmayan hükümdara ama yine de onun gözünde onları kurtarmayan bir hükümdara nefreti. selim’i , kanuni’yi biliyordu elbet , sonradan kanuni’yi takdir etti mi bilemeyiz ama başta o olmak üzere büyün endülüslüler büyük türk’ü hayatlarında hep bir hâyâl gibi var ettiler , onları götürmeye gelen osmanlı reisleriyle tanıdılar tekrar onları. şüphesiz büyük bir islam devleti, tüm görkemiyle yıkıldı zira daha büyüğü yükseliyordu.yapılan zulümler ve din değiştirmeye zorlamalardan bahsetmiyorum bile. endülüs yok artık, el hamra yabancı.dünya tarihçilere göre yeni çağ’ın çiçeklenmesini izlerken giovanni de medici ne yaptı 1550’lerden sonra bilemiyoruz, kimine göre afrika topraklarında vefat etmiş doğduğu dini üzerine. selametle.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,5bin okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.