Gönderi

Sosyalizan bir sistem altında insanlar devlet içerisinde doğrudan bir sese sahip olmalıdırlar. Islam Devleti, bu itibarla sosyalizmin zirvesine ulaşmıştır. Halk, yasamanın herhangi bir kabine ya da parlamentonun ellerinde olmadığının farkındaydı. Yasamanın, herhangi bir sınıf, cinsiyet ya da tebaanın çıkarlarının tarafında olması asla mümkün olamazdı. İslam'ın tüm kanunları, herkese karşı tarafsız olan yasa koyucudan neşet eden ilahi kanunlardı. Insan yapımı kanunlar değildiler; ne de yalnızca imtiyaz sahiplerini temsil eden herhangi bir kurumun eseriydiler. Bir bütün olarak insanlık müşterek bir imtiyaza sahipti; zira atanmış ya da seçilmiş hiçbir birey ya da bireyler topluluğu, hususi bir cemaatin, partinin ya da sınıfın çıkarına olacak şekilde bu kanunları değiştiremezdi.
Sayfa 17 - ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.