Gönderi

Yaşadığımız çağ, gerçekliği sanallaştırma çağı adeta. Bir yerde olmayı değil, orada olduğumuzu gösterme derdine düşeli uzun zaman oldu. O gösterme eyleminden sonra gelen like'larla var olduğumuzu duyumsar olduk. Varlığımız başkalarının like'ları, retweet'leri üzerinden tanımlanıyor. "Olmak"ve "yapmak" fiilleri arasındaki uçurum koskoca bir hayatın öyküsü. Bir ağaçla, kediyle, insanla, günbatımıyla, lezzetli bir yemekle bakışmakta ve o bakışla durabilmekte gitgide zorlanıyoruz. Güneşin batışını izlemektense fotoğrafın çekiyoruz, gittiğimiz konserde en sevdiğimiz şarkı çalınca o şarkıda dans etmek yerine onu videoya alıyoruz, kahveyi soğutmak pahasına da olsa çeşitli açılardan çektiğimiz bir fotoğrafı illaki lnstagram'a yüklüyoruz. Kısacası, gördüğümüz şeylere direkt bakmaktansa Instagram'daki filtrelerden bakmayıtercih eden kişiler haline geliyoruz. Odağımızı dış dünyadan ve "göstermekten" biraz çekip, iç dünyamıza yoğunla şarak, kendimizi fark ederek yaşamaya çalıştığımız orandaruhsal arazimizin verimli hale gelebileceğine ve bizlere doyumlu bir yaşam sunabileceğine inanıyorum..
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.