Gönderi

64 syf.
10/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
İnceleme: Amok Koşucusu
2022'ye girdiğimiz günde; Stefan Zweig'ın bitirdiğim 4. kitabı olan Amok Koşucusu, şu ana kadarki okuduğum en güzel kitabıydı. Usta'nın betimlemeleri, psikoloji konusundaki birikimi başta olmak üzere neden usta bir yazar olduğunu gayet iyi anlatan bir eser. Keşke Zweig'a bu kitap ile başlasaydım dedim. Çevirmeni Nafer Ermiş'e de harika çevirisi için çok müteşekkirim. Daha fazla zamanınızı çalmadan naçizane amatör incelememi yazıyorum: Orijinal aslı "Der Amokläufer" olan kitabımızın adı Malezya'yla özdeşleşmiş olan bir tür "cinnet/intihar saldırısı" hastalığından geliyor. Kitabı ilk açtığımızda okuduğumuz karakterimiz bizi asıl hikayesi olan baş karakterimize götürmesiyle birlikte, Zweig'ın bizim için hazırladığı sislerle kaplı gizem perdelerinin aralanışını, asıl hikayenin başladığını anlıyoruz. Doğu Hint Adalarında iyi bir para için 10 yıllık bir anlaşmayla doktorluk yapmaya giden bu karakterimiz, şehir denilemeyecek kadar küçük bir yerde görev yapıyor. Tabi o herkesin çiğ süt emdiği çağda, kendisini Beyaz Avrupalı olarak bolca kez tanımlayan ırkçı yapılı karakterimizin kendisi gibilerinin bulunmamasından oldukça bunalıma girmiş ve psikolojik sorunlar yaşadığını görüyoruz. Tabii kendisi çok başarılı bir doktor ve yardımcı olmayı da seviyor, yerlileri tedavi ederken kesinlikle hiçbir duygusunu işine karıştırmıyor, hatta onlara karşı nefret duygusu da beslemiyor. Karakterimiz tabir-i caiziyle "Ağır başlı, Otoriter, Güçlü kadın" tiplemesi kadınlara karşı çok büyük bir zaafı var ve hikayenin başlaması da karşı koyamayacağı bir kadının kendisini ziyaret etmesiyle başlıyor. Kitabımızın adı olan "Amok Koşucusu" da bu kadına oluşan takıntısı, iradesinin ve benliğinin bu otorite karşısında yok olmasından geliyor.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021112,7bin okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.