Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Ali Şeriati’nin gerçeklerle sizi rahatsız etmeye geldim demesi gibi Saadettin Merdin de dini konularla ilgili bilgileri Kur’an Işığı altında anlatarak, gerçekleri söyleyerek bolca miktarda rahatsızlık veriyor. O kadar çok bam teline basıyor ki, ben kitabı okurken ve alıntı paylaşırken filan gördüğüm tepkilerden tahmin ediyorum ki sitenin sevilmeyen kişilerinden biri oluyorum. Merdin 2 kitaplık çalışmasının ilk kitabında, tasavvuf geleneği ile Kur’an uyuşmazlıklarını gösterip, tasavvuf geleneğinin hangi kültürlerden örneklenip, hangi inanışlardan kendine malzeme alıp oluştuğunu ve İslam dininin içine ne şekilde girdiğini anlatmıştı. Bu kitabında ise bizlere paralel dini anlatıyor; yani bir Kur’an içinde anlatılan dini, bir de şu an topraklarımızda yaşanılan, uydurma hadislere, hurafelere, cine periye odaklanan, sayıların harflerin gizeminin, tılsımının olduğuna inanılan, şeyhlerin, cemaatlerin, tarikatların, gavsların, mollaların, ulemaların, hacının hocanın gölgesi altında yaşanılan, uçan kaçan her an her yerde her zaman hazır bulunan evliyaların kutsallığına, şefaatine inanılan, sözde adı İslam olan gerçekte uydurulan hatta uydurulduktan sonra da yutturulan din ile Kur’an’daki İslam’ı kıyaslıyor. Öncelikle şunu söylemek isterim ki; bir ateist ya da bir deist birisi gelip kimsenin dinini bozmaz, o dinin içine hurafeler, bid’atlar eklemez. Din ile hiçbir işleri olmaz çünkü onların, işi olmadığı gibi de gelip dinin içine dini bozacak, insanı şirke götürecek eklemeler yapmazlar. Aksine bir inanan hatta çok inanan bir kişi, dinde aşırıya gidip sınırı aşanlar mevcut olan dini bozar (Maide Suresi/77). Yine bu kişiler dine paralellikler getirir, sorgulamayan, sual etmeden her duyduğu dini bilgiyi de din olarak kabul edenler, bunları din olarak yaşayanlar ve devamında da din olarak gelenler dini bozar, din artık indirilen dinden sonra fazlasıyla değişmiş bir din olur. Bugün paralel dini kabul eden herkes annesi, babası ya da etrafındaki diğer insanlar Müslüman olduğu için Müslümandırlar. Herhangi bir sorguyu yapmadan, düşünmeden her şeyi din olarak kabul etmişlerdir. Öncelikle sorgulanmayan din, yani sorgulamadığınız din sizin dininiz değildir, annenizin ve babanızın dinidir. Nasıl ki kelime-i şehadet getirirken “şahidim ki Allah bir ve tektir, Allah’tan başka ilah yoktur Muhammed de onun kulu ve elçisidir” diyerek zamanında insanlar Müslüman oldularsa, yani bir şeyleri sorgulayıp, Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna inanıp, Allah’ın birliğine karar verip, görerek şahitlik yapıp Müslüman olmuşlar ise bizlerin de bu zamanda herhangi bir sorgu yapmadan, düşünmeden sadece annemiz ve babamız Müslümanız dediği için, sadece direkt bir şekilde kelime-i şehadet getirip Müslüman olmamız ve sırf ismimiz Müslüman olduğu için kurtuluşa erdik ve ereceğiz diyebilmemiz için yeterli olabilir mi? Sahabeler Peygamberi gözle görüp, elle tutabildikleri için şahit olup şehadet getirmişlerdir; ama bizler görmeden nasıl şahit olabileceğiz? Şahit olmak için annemizden babamızdan duymamız yeterli midir? Yeterli olamaz çünkü başkasından duymak ile şahit olmak insanların arasında bile kabul olmaz, Allah katında olmaz diyemem ama gerçek manada, şahitliğin kelime manasına yakışır şekilde olması için, sorgulamak ve sual etmek bizim baş görevimizdir. Kendi aklımızla Allah’ın varlığını bulmak, kendi aklımızla peygamberin varlığını, olduğunu kabul etmek şüphesiz kesinlikle daha önemlidir. Kendi düşüncelerimizle bir sonuca, bir kanıya varmamız lazım ki şahitliğimizin, şehadetimizin gerçek manada bir manası olsun. Şu an Müslüman olanların hemen hemen hepsi İngiltere’de doğsaydı Hristiyan olacaklardı, Hindistan’da doğsaydı eğer Hindu olacaklardı, Çin’de doğsaydı Budist olacaktı ya da İsrail’de doğsaydı Yahudi olacaktı ve doğru din, hak din olarak da yine bu sefer hangi din üzerine iseler o dinin doğru ve hak din olduğunu belirtecek ve savunacaklardı. İşte bu yüzden annemizden, babamızdan öğrenip yaşadığımız İslam’ı sorgulamak bizim baş görevimizdir. Yaşadığımız din, hocalardan duyduğumuz bilgiler acaba ne kadar doğru? Allah’ın bizlere bir ışık olarak indirdiği Kur’an’da bunların hangi biri yazıyor? (Furkan Suresi 30. Ayet) Üzerinde olduğumuz dinin kitabını kaç kişi anlayarak okuyor? Yine düşünerek, yine sorgulayarak Allah’ın varlığını kendi düşüncelerimizde de bulmamız lazım, ateistler hâşâ Allah yoktur dedikleri zaman, “sen aklını da görmüyorsun o zaman senin de aklın yok” cevabı bizlere yeterli olmaması lazım. Yapılan bilimsel açıklamalar ile dini bilgiler birbiriyle zıtlaşmaması lazım, ortada bilimsel bir gerçek varsa Allah’ın dini ile hiçbir şekilde ters düşmemesi lazım, bunun için Kur’an’ın içinde hep görmez misiniz güneş nasıl belirli hareketlere uyarak gökte durur ve hareket eder, yıldızları görmez misiniz size deniz yolculuklarınızda yön bulmaya yardım eder gibi vs. vs. örnekler verir; yani evrene bakarak, Allah’ın evrendeki ayetlerini “oku” ayetine de uyarak ilk sorgulamamıza başlayabiliriz. Sorgulamadan yaptığımız şehadetin içi boştur maalesef. Şükürler olsun ki sorgulamamızı, yaşadığımız topraklardaki din gerçek mi değil mi diye kıyas yapabileceğimiz bir ışık, bir ruh var elimizde o da şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Eğer O’nu açıp anlayarak okuyup şahitlik yaparsak, din olarak tamamen O’na uyarsak o zaman bir şeyleri görmüş, bir şeyleri duymuş, elimizde bazı şeyleri tutmuş oluruz. O zaman şahit olmaya gerçek manada hakkımız olur. Unutmayalım Kur’an’ın ilk ayeti ve emri Oku’dur, işit değildir. Bunları anlayıp araştırmadan önce de Mekkeli müşriklerin inançlarının ne olduğunu tamamen bilmeliyiz. Müşrik dediğimize göre onların özellikle şirke bulaştığını bilmemiz lazım. Onlar Tanrı tanımaz filan değillerdi. Müşrikler namaz kılıyorlardı, oruç tutuyorlardı, hac görevi yapıyorlardı, kurban kesiyorlardı yani tanrı tanımaz değil bilindiğinin aksine Allah’ı tanıyıp ona inanıp sadece Allah’a ortak koşup, şirke bulaşmışlardır (Ankebut Suresi 61. Ayet). Nasıl müşrikler İbrahim’in dinini bozup ortaya cahiliye dönemi çıktıysa şimdi de Muhammed’e gelen din, ona tabi olanlar tarafından bir şekilde bozulmuştur, bozulmaya da devam etmektedir. Dediğim gibi şükür ki elimizde Kur’an gibi bir kaynak, Allah kelamı var da okuduğumuz zaman doğruları ve yanlışları görebiliyoruz. Maalesef Kur’an ile garip bir ilişki içinde (#14005725) olduğumuz için hâlâ gavslardan, şeyhlerden, ölmüş kişilerden ya da ölecek olan kişilerden din adına yardım ve şefaat bekler hâle gelmişiz, tarihte dini kitap yazan kişilere kutsaliyet vermiş ve onların özel kişiler olduğuna inanmış gitmişiz, yani taştan putları kaldırmışız yerine kanlı canlı putlar getirmişiz. Taştan putların görevi neydi, hâşâ Allah’a yakınlaştırmak ve Allah katında şefaat etmek, peki şimdiki bu saydığım insanların vazifesi ne, tabii ki de Allah’a yakınlaştırmak ve hâşâ Allah katında şefaat etmek. Taştan putlar demişken de o taştan putların bir kısmı hâşâ Allah’ın kızları olarak görülürken diğer bir kısmı da önceden iyi olan, şefaat etme yetkisi olan günahsız süper kişilerin öldükten sonra adına hatıra olarak ya da saygı olarak yapılmış putlardır ve ölen kişilerin ruhlarının da o putların içinde yaşadığına inanılmaktadır. Şu an o tarz olan gavslarımız, efendi hazretleri ya da şeyhler hâlâ yaşıyorlar ve onlara inanılıp rağbet görüyorlar, ölmüş olanlardan da taştan put olmasa da türbelerden medet umulmakta, tabutlarına el açıp yardım istenmektedir. Yani şu durum çok açık bir şekilde bellidir ki cahiliye dönemi hâlâ hayatımızdadır ve kula kulluk etmek hayatımızın en büyük tehlikesidir. Şirk insanlığımızın vebasıdır. youtube.com/watch?v=jndu09P... youtube.com/watch?v=EpQyO1u... youtube.com/watch?v=LbBvYYR... youtube.com/watch?v=KU1Nl1W... Nedir mesela dinimizdeki bu derece sapmaların sebebi? Baş sebeplerden biri olarak öncelikle Peygamberimiz’in vefatından sonra İslam’da başlayan toprak fethetmeler ve kılıç zoru ile insanları Müslüman yapmalardır. Bir toplum başka bir toplum /sebep etkisi ile başka dine girmekle, tüm toplumsal hafızasını kaybetmez kaybedemez. İnançlarını bugünden yarına geçiş gibi değiştiremez. Toplumca dini değiştiren millet/toplum eski dinlerine ait pek çok şeyi şuur altlarında yaşatmaya devam ederler. Kendinizden düşünün, ülkece fethedilsek, dininiz artık falanca dindir diye diretilse, atıyorum X dini altındayken kaçınız gizli gizli namaz kılmayacak? Zaman geçtikçe, seneler geçtikçe, insanlar değiştikçe namaz ile X dini artık birbirine karışmayacak mı? Aynı sırat köprüsü ve Zerdüstlük gibi ya da biz Türklerde fazlası ile olan Şamanizm kalıntıları gibi, mesela: çaput bağlamak, gidenin arkasından su dökmek, Allah korusun dedikten sonra tahtaya vurmak, 40 sayısının vs. belli başlı sayıların tılsımı ve bir gizemi olduğuna inanmak, kurşun dökmek, en büyük ve en önemlisi de dua ederken göğe yukarı bakmak ya da bir benzeri de peygamber göğe yükseldi demek ve hâşâ Allah’ın yanına gitti demek gibi. Hani Allah’ın benzeri yoktu, hani Allah’ın mekânı yoktu ama sizler göğe bakarak dua ederek, göğe yükseldi diyerek hem O’na makam veriyorsunuz hem de makam verdikten sonra peygamber huzuruna gitti diyerek hâşâ sanki padişahmış gibi, makamına huzuruna çıkarak Allah’a benzerlik veriyorsunuz. Kitap bu şekilde yaşadığımız dindeki olguları başka dini olgular ile sorgulatarak okuru bol bol düşünmeye ve sorguya davet ediyor, sorguladıktan sonra da insanın kafasında kesinlikle bir ışık yanıyor ve evet bu nasıl olabilir diye kendimizi sorguluyoruz. Sorgu attığı ve Kur’an ışığı altında cevap verdiği, paralel dini oluşturan, dini bozan kimseleri de genel olarak madde madde sıralıyor. - Peygamber’i, Ali’yi veya şeyhleri ilahlaştıranlar. Özellikle Peygamber’i insanüstü bir varlık gibi gösteren, onun ölmediğini, hatta evrenin onun için, ondan/onun nurundan yaratıldığını söyleyenler - Allah’ın, kâinatın idaresini gavslarla, kutublar, insan-ı kâmil’lerle, Hızır’la paylaştığını söyleyen, yetkisini evliyalara devrettiğini söyleyen evliya kültü. - Dini kanaat önderlerinin her sözünü dinin tartışılmaz doğruları gibi kabul etmek, onları yanılmaz bilmek. - Ölmüşlerden, kabir ve türbelerden medet ummak, dilek ve isteklerini onlar vasıtasıyla Allah’a arz etmek, onları aracı ve şefaatçi yapmak, vs. gibi pek çok şey dinde gulûvdür, sapmadır. - Kendisini açıktan veya gizli peygamber, mehdi veya müceddit ilan edenler. - Dinleri birleştirmeye çalışanlar, sevgi dini veya Anadolu İslam’ı tesis etmek isteyenler. - Kur’an ile yetinip, sünneti dışlayanlar. Saadettin Merdin’in kitapları hakkında yapılan programları izlemek için. youtube.com/watch?v=NUVelJc... youtube.com/watch?v=yDvUoZU...
İslam'ın Pavlusları -2
İslam'ın Pavlusları -2Saadettin Merdin · Araştırma Yayınları · 201527 okunma
··
162 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
İsmail okurunun profil resmi
Uğur şimdi Saadettin Merdin tasavvufu mu yok sayıyor yoksa tasavvufu kendi bireysel amaçlarına yönelik kullanan insanları mı reddediyor?Bunu iyi anlamak ve anlatmak lazım.Özellikle kitap eserleri açısından. Tasavvuf nedir? Neye hizmet eder?Amacı , görüşü, insan ve Yaratan arasındaki görevi nedir? Bunları insanlarımızın iyi anlaması lazım.3 5 piksellik mantıksız video görüntüleri ile tasavvuf lekelenmemelidir.Sen, Saadettin veya başka birileri ahanda bakın tasavvuf bu ve buna benzer videolar, sözler dersen millet de hiçbir şeyi araştırmadan, nerede bir tasavvuf kelimesi geçerse derhal kötü sözlerde bulunur veya bilmeden bir girdabın içine düşer. Şundan dolayı derim ki Vallahi de billahi de açın bakın ki hiçbir tasavvufi bir kitap yeminle Yüce Yaradan Allah'ın(c.c.) emirlerine karşı gelmemiştir gelemez.Ayetlerin aksini ispat edemez.Böyle bir hakkı yoktur.Yaparsa tasavvuf'tan çıkmış olur. BURA ÖNEMLİ Çünkü tasavvuf kişilere , sözlere, bitkilere , ağaçlara bakmaz.Sadece insanoğlunun Allah'a en layıkıyla, en edebiyle, gıybetsiz, dedikosuz ulaşmasını sağlar.Tasavvuf deyince herhangi bir alimin kitabı ile hareket etmez.Sabittir, salttır, değiştirilemez.Kitaplara gelince ise mutlaka insani bir ağızla yazıldığı için yanlış söylemler , eleştiriler vardır.Yıllarca alimler, ilim adamları doğrusuyla, yanlışıyla, ömürler boyu cilt cilt, mürekkep derya Kur'anın güzelliğini, mucizeliğini, onun karşısında acizliğini anlatmışlardır yinede bu okyanusta bir damla olmuştur.Ben Saadettin Merdin'e karşı değilim.Açın bakın eski alimlerden birinin kitaplarına Hep Besmele, bendeniz ayıplı kul, çaresiz bu eseri yazarken gibi kelimelerle gururunu kırmışlardır.Allah'ın bir ayeti dünyada ki bütün kitaplardan, insanlardan, kainattan daha değerlidir.İşte bu tasavvuftur.Ama ne yazık ki hep yanlış anlıyoruz. Diğer bir konuda efendim bizim tarikatımız sizinkinden iyi, bizim hocamız uçar kaçar, yaf Allah aşkına bunlara tasavvuf pabuç bırakır mı?Allah'a giden yol tektir.Gerçek bir mürşid-i kamil olayı vardır onuda günümüzde yediler bitirdiler.Sohbet evlerinde en kral muzlar portakallar yenilir , sözde Allah zikredilir ama kalpler temiz mi?Helal harama dikkat etmiş mi bu insanlar?Komşusunun hakkına girmiş mi?Bunlar önemlidir?İnsan olarak Allah'a hepimizin iman mesafesi ayrıdır.İman herkeste aynıdır.LAkin azlık çokluk kavramı vardır.Tıpkı bir eserde belirtildiği gibi aynanın parlaklığı, sönüklüğü nispetinde.
1 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Tasavvufa yok demiyor, olan bir şeye yok denemez tabii ki. Tasavvufun İslam'dan ortalama 3 asır sonra çıktığını ve hangi kültürlerden oluştuğunu anlatıyor. Mesela tasavvufu hepimizin bildiği gibi yüzeysel bakmayıp delilleri ile kökenine inanıyor ve karşımıza Yeni Eflatunculuk, Helenizm, Gnostisizm gibi görüşler çıkıyor ve bunlar Kur'an ışığı altında tamamen İslam ile uyuşmazlığını gösteriyor. Şimdi tasavvufta vahdet-i vücud diye bir şey var, bir müslüman böyle bir sapkınlığı kabul edebilir mi? Tasavvuf önderleri eserlerinde mesela Beyazıd Bestami miraca yükseldiğini söylüyor bunu bir müslüman kabul edebilir mi? Kur'an'da Allah kendisine "mevlana" derken müslümanların haşa mevlana dedikleri Celaledin-i Rumi kitabını aslında yazmadığını Allah tarafından yazdırıldığını söylüyor bunu bir müslüman kabul edebilir mi? Şems-i Tebrizi hâşâ ve kella Allah'ın eşinin görüntüsüne bürünüp Tebrizi'nin yatak odasına geldiğini söylüyor bunu bir müslüman kabul edebilir mi? Tasavvufta vahdet-i vücut eşliğinde denir ki her insanın içinde Allah'ın bir parçası vardır derler hâşâ! Allah'ın parçası var ise içimizde bu insanlar neden bu kadar kötüdür? Neden Allah inkar edilir? Hâşâ her şey Allah'tır felsefesi tasavvufta kabul ediliyorsa benim görüşüm de o zaman yerdeki pislik de mi Allah'tır demek geliyor. Tasavvuf Peygamberimiz'in ölümünden yüzlerce sene sonra çıkmıştır onun için İslam'la alakası yoktur. Tasavvuf aklıma, mantığıma uymadığı için ben bu yazarları okuyorum yani direkt bu yazarları okuyup hemen bir karara varmıyorum. Konya'da mesela kendi etraflarında dönüyorlar ya, bir el yukarıda bir el de aşağıda, ne mesela bu Allah'tan alıp kula vermek di mi, düşününce ne kadar da güzel ve ne kadar da doğru; ama derinlemesine düşünürsek veren el aşağıda alan el de yukarıda peki ortada olan sen kimsin? Kuldan ne üstünlüğün var da Allah ile kulun arasındasın, Allah'tan alan el yukarıda kula veren aşağıda değil kendinle aynı hizada olmalıdır; çünkü tasavvufta o kişiler kendilerini özel ve seçilmiş görürler. Sadece bu durum beni tasavvuf hakkında araştırma yapmaya yönlendirdi ve anladım ki bildiğimden, düşündüğümden daha da vahimmiş. Tasavvufta geçen kişilerin türbelerinde her gün ne kadar şirk işleniyor farkındasındır. Said Nursi denilen herif cifr ilmi diye bir şey uydurmuş Kur'an'da kendisinin geleceğine dair işaretler bulmuş yahu böyle bir sapkınlık olabilir mi? Tasavvuf ayrı bir dindir ama bir şekilde İslam'ın içinde yer edinmiştir hatta tasavvuf Allah'ın dini karşısında şeytanın dinidir ve baştan sona şirktir sadece ama sadece derinlemesine araştırın ve diğer mitolojilere de bakın lütfen. Sayın Şimal mesela Merdin'in bilgisinin yüzeyselliğine dem vurmuş, keşke bilgiye laf etmek yerine ön yargısını bir kenara atsa, biraz araştırsa, yazarın kitabını okusa sonra İslam tarihini ve diğer mitolojileri filan okuyup araştırıp en sonunda da Kur'an ışığı altında yorum yapsa tekrardan.
4 sonraki yanıtı göster
Seyid Ahmet GÜLTEKİN okurunun profil resmi
Uğur Kardeşim kalemine ve yüreğine sağlık... Ne kadar güzel bir inceleme olmuş. Alıntılarınızı okuduğum süreçte bu güzel eseri okumayı planlamıştım, bu muhteşem incelemeden sonra hemen kitabı almaya gidiyorum. En derin saygı ve selamlarımla, ışığınız ve sağlığınız daim olsun efendim...
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ahmet Bey. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim, okuduktan sonra belirteceğiniz görüşlerinizi merak ediyorum.
Fulya okurunun profil resmi
alıntılarınız dikkatimi celbetmişti zira kuran ve islam hakkındaki görüşlerime paralel bir yazar ve eserler keşfettim sayenizde. Kaleminize sağlık uğur hocam. bu eserler en kısa zamanda kütüphanemdeki yerlerini alacaklar
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.