Gönderi

163 syf.
10/10 puan verdi
KÜRK MANTOLU MADONNA VE İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
Yazımda öncellikle kitapların nerede ve ne zaman geçtiklerini bahsetmek istiyorum. Sonrasında kitabın konusunu, kişileri ve özellikleri, kitapların özetleri ve iki romandaki aşk kavramından bahsederek yazımı tamamlayacağım. Kürk mantolu Madonna 1930’lu yıllarda çoğu zaman Almanya’da geçen çok güçlü bir aşk romanıdır. Raif Efendi’nin ilk görüşte âşık olduğu kürk mantolu Madonna, Maria Puder yaşadığı daha önceki ilişkilerine dayanarak bütün erkeklerin güvenilmez olduğunu düşünmekte ve bundan dolayı Raif efendiden kaçmaktadır. Raif bir süre platonik olarak aşkını sürdürsede zaman geçtikçe Maria Puder’in de ona âşık olduğunu anlamasıyla kitap başka bir hal alır. Türkiye’den mücbir sebeplerle Almanya’ya göçmüş, zor şartlarda yaşayan hayatı boyunca ilk defa ruhuyla yaşamaya başlar ve Raif efendi Maria Puder’den bahsederek “Sen bana dünyada başka bir türlü hayatın mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin” demiştir. Maalesef bu aşk hikayesinin de sonu iyi bitmiyor hatta kendinizi bu kitaba kaptırmışsanız kitabın sonuna geldiğinizde kendinize hakim olamayıp gözünüzden yaşlar akacağını söyleyebilirim. İçimizdeki Şeytana gelecek olursak, 1920’li yıllarda İstanbul’da geçen 20'li yaşlarında iki gencin hiçbir destek almadan, maddi zorluklar içerisinde evlenmesini anlatan yine bir aşk kitabıdır. Ömer tesadüfen gördüğü Macide’yi ilk gördüğü anda ona âşık olur. Ömer’in Macide’nin peşine düşüp ikilinin yakınlaşması ile gelişen olay örgüsüdür. Ömer karakteri, sorumluluk alamayan, kendi hayatını kontrol altına almayı hayal ederken bir yandan “içindeki şeytan” a uyup kontrolünü kaybeden ve sonrasında pişmanlık yaşar fakat sonradan kendi de anlar ki içindeki şeytan değil, içinde acizlik, tembellik, iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçma itiyadı olduğunu görür. Macide ise Ömer’i tutkuyla severken bir taraftan Macide’nin akrabalarının ona baskısını ve toplum ahlak anlayışını sorgularken; Ömer’in sözde ‘aydın’ olan çevresi, aslında bilgiden ve araştırmadan yoksun, sağdan soldan duydukları bilgileri tartışan çevresinden büyük bir rahatsızlık duymaktadır. Kitabın içeresindeki felsefi ya da siyasi yönü bir tarafa Ömer’in kendi kendine yaptığı sessiz vicdan muhasebesi ile doludur. Ömer’in konuşmasında kendini yoğun eleştirirken aynı zamanda toplumun genel yapısını, günümüzde de geçerli olan çok çarpıcı konuları ele almıştır. Yazar iki romanda da karakterleri okura sevdirme gibi bir derdi yok, karakterleri hem kötü hem de iyi yönleriyle anlatıyor, kitaplarında en sevdiğim özelliklerden biri de budur. Karakterler o kadar iyi tasvir edilmiş ki her karakteri kendimde gördüm, kimi zamanda onları dışardan izleyen biri olarak kızdım ve bazı yaptıkları hareketlere anlam veremedim. Kürk mantolu Madonna’da kitabın başını okurken “insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar” diyerek insanların ne kadar önyargılı olabileceğini görüyoruz. Raif çok sesiz ve ona karşı yapılan tüm haksızlıklara karşı boyun eğen biri olmasına rağmen kitabın ilerleyen bölümlerinde neler yaşadığını ve içinde nasıl bir insan olduğunu çok güzel bir şekilde anlatılmıştır. İçimizdeki Şeytan’da ise Ömer kitaptaki en kaybolmuş, hayatındaki en küçük şeyden heyecanlanıp kendini kaptırabilecek bir karakter olduğunu Nihat’la bir konuşmasından anlayabiliriz; “bana istenecek bir şey söyle uğruna can verilebilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım…” Şimdi de kitaplardaki kadın karakterlerinden bahsetmek istiyorum. Kürk mantolu Madonna’da Maria Puder feminist düşüncenin temsilidir ve toplumun kadına karşı oluşmuş sabit fikirlerin tam anlamıyla zıt karşılığıdır. İçimdeki Şeytan’ da ise Macide’nin karakteri döneminde sözde aydınlara karşı düşünceyi temsil eder, ahlaksız ve yozlaşmış düşünceleri eleştirmektedir. Son olarak iki kitaptaki aşkın nasıl ele alındığından bahsetmek istiyorum. İki kitapta da ilk görüşte aşk vardır; Raif, kürk mantolu Madonna’yı sadece tablosunu görerek âşık olmuş, Ömer ise Macide’yi uzaktan görmüş ve aşık olmuştur. Sabahattin Ali aşk duygusunu özel cümleler ve duygularla çok güzel anlatmıştır. Sabahattin Ali’nin bu kadar gerçek ve günümüzde de geçerli konuları yazması onun ne kadar önemli bir fikir adamı ve yazar olduğunu kitaplarından anlarız, elbette zamanında neden anlaşılamadığı ve yargılanıp bir cinayete kurban gittiğini(?) de…
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316,6bin okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.