Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Norveçli ödüllü yazar Per Petterson’un yazdığı gizlense, Steinbeck’ten pasajlar okuyorum diyebilirdim. Roman; 2003 te Norveç’te yayımlanmış; bizde,Metis yayınları 2007 de Türkçe yayınlamış. Norveç’in eşsiz büyülü doğasının muazzam tasvirleri özellikle hoşuma gitti. 67 yaşında inzivaya çekilmiş bir adamın ağzından, o dönemde tanıdığı bir kişiye rastlamasıyla beraber canlanan anılar, 15 yaş yazında geçen ve aslında onu o yapan olayları dinliyoruz kitapta. Yalın, fakat öyle akıyor ki ve her an ne olacağını kestiremez halde merakla okuyorsunuz. “İnsanlar onlara bir şeyler anlatmanızdan hoşlanıyorlar, mütevazı ve güven veren bir ses tonuyla yeterince şey anlatırsanız sizi tanıdıklarını sanıyorlar, ama aslında tanımıyorlar, sizin hakkınızda bir şeyler öğreniyorlar sadece, çünkü öğrendikleri şeyler olgular, duygular değil; herhangi bir şey hakkında ne düşündüğünüzü, başınıza gelenlerin ve verdiğiniz kararların sizi nasıl siz yaptığını bilmiyorlar. Onların yaptıkları şey kendi duyguları, düşünceleri ve tahminleriyle boşlukları doldurmak, sizinkiyle çok az ilgisi olan yepyeni bir yaşam yaratmak, böylece artık güvendesiniz. Siz istemedikçe kimse size dokunamaz. Yalnızca kibar olmak, gülümsemek, paranoyakça düşünceleri kafalarından uzak tutmak gerek, çünkü ne tür bir oyun oynarsanız oynayın sizin hakkınızda konuşacaklar, bundan kaçamazsınız ve zaten siz de aynısını yapardınız.” “Ama bir önemi yok. Kendimi göstereceğim çok fazla insan yok ve tek bir aynam var. Dürüst olmak gerekirse aynadaki yüze hiçbir itirazım yok. Onu tanıyorum, kendimi tanıyabiliyorum. Daha fazlasını da bekleyemem zaten.” “Yaşamını yitirmek, sanki elinde bir yumurta varmış, sonra yumurtayı bırakmışsın, yere düşüp kırılmış gibi; bu duygunun başka bir şeye benzemediğini anladım. Ölmüşsen ölmüşsündür, ama tam ölmeden önceki o kısacık anda; acaba bunu anlıyor musun, yani bittiğini ve nasıl bir duygu olduğunu?” ”Ne zaman canımın acıyacağına ben kendim karar verirdim, acımı belli edip etmemeye de.” “Gözlerimi kısarak pencerenin hemen dışında şırıl şırıl akan suya baktım. Binlerce yıldız gibi ışıldıyor, sonbaharda gecenin içinde sonsuz bir nehir halinde köpük köpük akan Samanyolu'nu andırıyordu. Sırtınıza batan bir kayanın üzerine yatıp fiyordun koyu karanlığında gözleriniz sızla yana kadar, uzay bütün genişliğiyle göğsünüze çöküp nefesinizi kesinceye ya da tersine sizi yukarılara çekip bir daha asla geri dönmeyecek küçücük bir insan eti parçasına dönüştürünceye kadar izleyebilirdiniz bu sonsuz nehri. Yalnızca bunu düşünmek bile kaybolmaya yetebilirdi.”
At Çalmaya Gidiyoruz
At Çalmaya GidiyoruzPer Petterson · Metis Yayınevi · 20211,128 okunma
·
234 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.