Ya kalb/im bana onaylamadığım şeyler de dikte ediyorsa? Zira kalbimizin içeriği her zaman istendik şeylerden oluşmayabilir; şeytan, nefs ve yaşam bağ ve bağlantılarımız kalb(imiz)e günah tohumları atabilir ve biz bunları farkedemeyebiliriz bile..
Kalp, akıl/sağduyu, vicdan, ruh birlikteliği diyorum.
Kalbi (dikkate almak ve sadece onunla hareket etmek için) tek başına güvenilir ve yeterli bulmuyorum.
Her halûkarda “kim, ne olduğumuz” gerçeği büyük oranda kalbimizde yatar ama orada yatan “bizi” yaşamayı tercih etmek ise ayrı bir konu. Onu yaşamak için buna aklımızın, vicdanımızın, ruhumuzun vs. de evet demesi gerekir. Aksi takdirde her şeye rağmen “kalbim” dediğimizde bölünürüz, acılar çeker, bedeller öderiz. 🤔 Diye düşündüm! Tam tersi için de geçerlidir söylediklerim.