Franz Kafka, Prag’da tanıştığı gazeteci Milena Jesenska’dan öykülerini Çekçe’ye çevirmesini ister. Kafka ile Milena’nın yollarının kesişmesine neden olan bu dilek, bir ilişkinin başlangıcı olur. İlk olarak sadece iş konusuyla yazılan iletişimin tek aracı olan mektuplar, zamanla aşk mektuplarına dönüşür. Zaman zaman buluşmalarının da takip ettiği mektupların bir aşk romanı havası da vardır.
Kafka’nın Milena’ya 1920 tarihli ilk mektubunda, yağmurlu bir günden söz ederek başlattığı bir roman tadındaki bu yazışmalar, 1924’e, yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine kadar sürer. Milena Çekçe, Kafka Almanca yazar. Kısa birkaç kez buluşmaları dışında kavuşamamışlardır da.. Kafka babasının hayatını ne denli kötü etkilediğini, babasına duyduğu öfke ve korkuyu da anlatır mektuplarında. Mektupları ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür.
Milena’nın Kafka hakkındaki duyguları ile başlayan bu kitapta, Kafka’yı Milena’nın gözünden okuyoruz. Kafka’nın ona yazdığı sayısız mektuplardan da örnekler görüyoruz. Mektuplarla örülmüş bir aşk romanı onlarınki.. Franz Kafka ve Milena’nın, gerçek yaşam öykülerinin anlatıldığı bir biyografi romanı. Mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Tavsiye ederim.
#MilenadanMektupVar
^
^
#alıntı
Mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir ki; onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları.
^
^
DOKUZ YAYINLARI 
Nazan #kafka #milenayamektuplar #franzkafka #bloghemsire #bookstagram
Nazan Arısoy
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.