Kafka'nın Milena'ya aşkından ziyade böylesine kırılgın ve hassas bir yapısı olması beni çok etkiledi. Her şey yine kendiyle çözemediği o hassas duygulara çıkıyor; aşırı derecede korkuya, aşağılık duygusuna, özgüvensizliğine... Bu belki olması gerekendir diye düşünüyorum. Kendimizi kandırmaktan başka ne yapıyoruz ki biz. O kendine karşı acımasızca dürüst bir adam. Hatta "yalan" konusunda bir insanın ruhuna yapabileceği en büyük işkencedir gibi bir sözünü hatırlıyorum. Bir mektubunda da kendisini böceğe benzetmiş, yani sadece aman sadece bir öykü yazayım kurgu yazayım diye düşündüğü bir şey değilmiş o hikaye. Gerçekten de öyle hissediyormuş. Ah Kafka... Bu dünya hassas ve derin kişilikler için çekilmesi zor bir yer.