Gönderi

Çocuklara dini bilgi verilmeli mi?
Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dini düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin doğru olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir. Dini düşünceler her zaman bir ilahiyatı tazammun eder ve kendileri hakkında ve dahası dünya hakkında henüz bir şey bilmezken genç dimağlara ilahiyat nasıl öğretilebilir? Henüz ödev hakkında hiçbir şey bilmeyen genç, Tanrıya karşı doğrudan bir vazifeyi kavrayacak durumda mıdır? Şurası kesin ki çocuklar Tanrıya tek bir saygı ve ihtiram ifadesine asla tanık olmayıp, hiçbir zaman Tanrının isminin anıldığını işitmeselerdi, eğer böyle bir şey mümkün olabilseydi, onlara önce insanlığın hedefini, amaçlarını ve insanlığı ilgilendiren şeyi öğretmek; yargılarını keskinleştirmek; tabiatın işlerinin düzenini ve güzelliğini göstermek; müteakiben bunlara evrenin yapısına dair, daha geniş bir bilgiyi eklemek ve ancak bundan sonra ilk defa Yüce Bir Varlık, bir kanun - koyucu fikrini açmak- bu çocuklara öğretilecek şeylerin doğru bir sırası olabilirdi. Fakat toplumun mevcut durumuna göre böyle bir yol, böyle bir usul mümkün değildir ve çocukları Tanrının ismini işitmekten ve insanın ona sadakatinden (kendisini adamasının) işaretlerini görmekten alıkoyamayız, dolayısıyla şayet biz onlara Tanrı hakkında ancak büyüyüp olgunlaştıklarında bir şeyler öğretmiş olsaydık sonuç ya kayıtsızlık ya da yanlış fikirler, sözgelimi Tanrının kudretinden dehşet olacak ve bu tür fikirlerin çocukların düşgücünde kalıcı bir yer edineceğinden korkulacaktı; şu halde böyle bir şeye meydan verilmeyecekse eğer, çocuklara bütün bu sebeplerden ötürü erken yaşta dini telkinlerde bulunmaya dini fikirleri zerk etmeye çalışmalıyız. Fakat bu eğitim - öğretim sadece hafıza ve taklit işinden ibaret olmamalıdır; seçilen yol her zaman tabiat ile uyum içerisinde olmalıdır. Çocuklar soyut vazife, mükellefiyet - mecburiyet, iyi kötü davranış fikrine ihtiyaç duymaksızın, rahat, fayda ve bu türden mülahazalarla aynı olmayan bir ödev yasasının, insanın keyif ve hevesine tabi olmayan evrensel bir şeyin olduğunu anlayacaklardır. Bununla beraber bu tasavvuru, bu düşünceyi öğretmenin kendisi şekillendirecektir. İlk başta her şeyi tabiata atfetmeliyiz ve ardından tabiatın kendisini Tanrıya bağlamalıyız; sözgelimi her şeyin nasıl da türleri ve onların dengelerini korumaya kendiliğinden mütemayil olduğunu, ama aynı zamanda uzun erimde mutluluğa erişebilmesi için nasıl da insanı gözettiğini göstermeliyiz. Tanrı tasavvuru önce gözetimi altında bulunduğumuz bir baba fikrine müşabeheti karşılıklı benzeşimi içerisinde öğretilmelidir; bu suretle çocuğa tek bir aile tarafından temsil edilen haliyle insanların birliğini daha kolay gösterebiliriz.
Tazammun etmek: İçermekKitabı okudu
·
359 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.