Gönderi

504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Herkese merhaba! İlk kez bir inceleme yazısı yazıyorum. Nasıl olacak benim de hiçbir fikrim yok. Okuyanların beğenmesi dileğiyle O zaman kitaba geçelim. (Bu paragraftan sonraki beşinci paragrafta spoiler bulunmaktadır. Okumayanların dikkatine!) Kitaba ilk başladığımda aşk romanı olacağını düşünmüştüm ama içerisinden sosyalizmden tutun da Nietzschecilik'e kadar uzanan fikir akımları, sınıf farklılıkları ve bu farklılıkların, her ne kadar bize öyle gelmese de insanı, suratında bomba patlatır gibi sarsan gerçekleriyle okura sunulmuş olması, kitabın sadece aşk anlatan bir kitap olmadığını anlamamı sağladı. Kitapta ana karakterimiz Martin Eden bir denizci. Hayatı denizde geçmiş ve "alt sınıf" olarak nitelendirilen insan topluluğundan sadece bir birey. Alt sınıftaki insanlar toplumun iş gücünü oluşturduğundan dolayı sadece çalışmaya ve bunun karşılığında hak ettiklerinden çok daha az bir miktarda para kazanmaya mahkum insanlar ve buna karşı da çıkamıyorlar çünkü çıksalar aç kalacaklar, ne veriliyorsa onunla yetiniyorlar, zorundalar. Alt sınıf dışında bulunan üst sınıf ise daha asilzade olarak görülmeleriyle beraber toplumun siyaset, hukuk, yönetim gibi bölümlerinde yer alan insanlar. Burjuva da denilen bu kesim alt sınıfa göre daha kültürlü olarak geçiyorlar. Okula gidiyorlar, telaffuzları ve gramerleri düzgün olan insanlar. Alt sınıf kesiminin ise çoğu okula gitmemiş, konumasında bozukluklar var ve gramer bilgisi yok. Bir alt sınıf üyesi olan Martin Eden'in üst sınıftan bir kıza aşık olmasıyla birlikte kendini geliştirmesi ve çok daha kültürlü sandığı üst sınıfa çıkmaya çalışmasıyla başlıyor kitap. Fakat kitap dediğim gibi bir aşk kitabı değil. Aynı zamanda otobiyografik olan bir karakter gelişim kitabı. Biz kitap boyunca Martin Eden'ın giriştiği işleri, yazdığı yazıları ve onları satmak için aç kaldığı günleri görüyoruz. O serseri denizciden bir beyefendiye dönüşmesi ve kendi yolunu seçen, kendi fikirlerini belirtebilen bir beyefendiye dönüşmesini okuyoruz. Başta Ruth'la olacağını düşünmüştüm ama kızın "Evet sana aşığım, evet yazdıkların güzel" demesine rağmen ardından anında "Bir işe gir" demesi hiçbir zaman hoşuma gitmedi. Aşk, birini olduğu gibi sevmek değil midir? Ruth, Martin'i her zaman değiştirmek istedi. Kitabın başında Martin'in değişimi olumlu olduğundan dolayı dert etmemiştim ama düşününce birini olduğu gibi sevmektir aşk bence. Sonlarda bu durum kendini daha da belirginleştirdi. Martin zengin olduktan sonra Ruth'un gelip kollarına atlaması en sinir olduğum kısımlardan biriydi. Ruth, Martin'e burjuva dünyasının nasıl olduğunu gösterdi. Bu açıdan Ruth'a minnettarız. Teşekküler Ruth, bize burjuvaların işine yarayanı yaradığı zaman alıp kullanan, at gözlüklü insanlar olduğunu gösterdiğin için. Kitabın sonunu artık bir yerden sonra tahmin ettim. Çok üzücü bir sondu. Yaşadığı onca şey, onca emek... Ama Martin'e de hak vermek lazım. Üst sınıf olarak düşündüğü ve seviyesine çıkmak için senelerce uğraştığı burjuva sınıfındaki insanların kalın kafalı, dar görüşlü insanlar olduğunu gördükten ve kendi sınıfındaki insanlarla da artık bir arada duramadığından sonra yaşama isteği kalmayınca ölüm ona en yakın seçenek oldu ve intiharı tercih etti. Böyle bitmemesini isterdim. Yazarlık kariyerinin ilerlemesini isterdim. Jack London bu sonu uygun görmüş ne diyelim :) Evet, galiba bu kadar. Umarım okuyanlar incelemeyi beğenir. Okumayanlar da bir yerden sonrasını okumazsa sıkıntı kalmaz diye düşünüyorum :) Herkese güle güleee
Martin Eden
Martin EdenJack London · Koridor Yayıncılık · 202092,4bin okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.