Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
#okudumbitti
Vee bitti. Çok uzun bir zamandır okumak için büyük heves duyduğum bir Sabahattin Ali kitabı. Hasta olarak yatakta geçirdiğim 2 gün, kitabı bitirmeme yetti. Bahsetmek, değinmek istediğim birçok şey var aslına bakarsak. Öncelikle yazarımız gerçekten bir üst düşünür. Yani sadece iyi bir anlatıcı, betimleyici değil. Çok doğru ve yakın bulduğum felsefi yaklaşımları var. Bana kalırsa, Sabahattin Ali , Türk edebiyatının Dostoyevskisi'dir. Kendisinin kısacık ömrüne sığdırdığı 3 romanı da birer başyapıt niteliğinde. Kitaba geleyim uzatmadan. Girişte Selim İleri'nin yaptığı yorumlara katılıyorum. Ve özellikle Macide ile ilgili olan birçok yerde aklıma Mari Puder -namı değer kürk mantolu madonna- geliyordu. Kitap yine bir ilk görüşte aşk ile başlıyor. Sabahattin Ali buna inanıyormuş artık anladım :). Baş karakter Ömer yaşadığı hayatın bayağılığı ve buhranı içinde yaşarken buluyor Macide'yi. Tıpkı Raif'in Almanya'da Maria'nın tablosuna rastlaması gibi. Fakat Ömer daha hiddetli, derin düşünen ve seven bir çocuk. Raif, Maria'nın dediği gibi "bir kız çocuğu" gibiydi. Kıyas yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum, emin olun okurken de böyleydi. Çünkü çok benzer yönler taşıyorlar. Macide henüz 18 yaşında yüreğinde ağır duygular barındıran bir genç kız. Teyzesinde kalıyor ve İstanbul'da öğrenim görüyor. Duygularını ona açan Ömer'e karşılık veriyor ve hemen hemen her gece gezmelere çıkmaya başlıyorlar. Teyzezadeleri, eniştesi bu durumdan baya rahatsızlık duyuyor çünkü dedikoduların ardı kesilmiyor. Söylemlerine dayanamayan güçlü iradeli ve gururlu kızımız evini bir gece herkes uyurken terk ediyor. Ki; "aşk tesadüfleri sever" mottolu yazarımız Ömer'i o gece Macide'nin yanına yollayıveriyor. Meğer Ömer bayadır ordaymış. Neyse, Ömer'in -ev denirse- evinde kalmaya başlıyorlar ve asıl hikaye burada başlıyor. Ortaokul hocası Bedri meğer Ömer'in arkadaşıymış. Macide'ye biraz şefkat biraz sevgi ve biraz da hayranlık duyan hocamız, Macide için üzülmektedir. Ömer mi? ... Ömer tam bir iç karmaşası içinde. Geçim derdi, parasızlık ve sadece borçlanarak yaşamaktan bıkmış artık canına kıyma cesaretini buluyor durumda. Macide'ye duyduğu sevgiden asla şüphesi yok ama yaşayamamak, daha doğrusu yaşatamamak onu günden güne eritiyor. Öyle ki Bedri ile Macide'den şüphe duyarak Bedri'ye saldırıyor ve hemen ardınan büyük pişmanlık duyuyor.. Gerçek bir iç karmaşası. Gelgelelim başını belaya sokuyor ve nezarethanede haftalar geçirmek zorunda kalıyor. O ordayken, Macide tek başına düşünmelere dalıyor ve Ömer'in kendisini çok kez tek bıraktığını, sürekli olarak bahsettiği "içindeki Şeytan'a" yenik düştüğünü fakat Ömeri ne kadar çok sevdiğinden hep emin olduğunu düşünüyor. Macide gerçekten çok olgun ve akıllı bir kız. Sonuç olarak Ömer tüm bunları Macide'ye yaşatma hakkının olmadığını düşünerek Bedri'ye şöyle diyor : "İstersen onu al, bir kardeş gibi yanında tut..İstersen onunla evlen.. Beni dünyada mevcut farz etmeyin. Tamamıyla ayrı yollara ve dünyalara gideceğiz.." Bedri Ömer için çok üzülüyor, gerçek bir dost gibi. Olanları Macide'ye anlattıktan sonra bir süre kalıyorlar oldukları yerde. Fakat Macide onu çok sevmesine rağmen ondan vazgeçmişti zaten.. Bedri'nin evine gideceklerdi. Belki Bedri'nin hasta ablasını yerine geçip bir teselli olmaya ,belki yepyeni bir hayata Belki de, belki de 18 yaşına ağır bir duygu yükü bırakmış olan Ömer'i anlayacak bir olgunluğa erişmeye, iradesini kuvvetlendiren hocası Bedri'nin evine gidiyordu. Ömer'in değişmesi mutlaktı "fakat beklemek lazımdı, uzun zaman."...
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019173,4bin okunma
·
218 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.