Yeni bir çığlık başlayacak
Kimsenin tanımadığı adamın, sinmiş cılızı
Kendine acımanın ıslığı bu,
Asla tanınmayacak.
Her şeyin bir aidiyete atfedildiği doğruydu
Dönüp kendine bakana kadar.
Yeni bir çığlık başlayacak
Hiç uğranmamış perili köşklerden
Saçı okşanmamış, gözü yaşlı kasaplardan sorulacak hesabı
Bunca susan toplumun, susmuşların
Bunca pişti olmuşuz biz ayna hesabı
Fark edilme korkusuna sığınanlardan sorulacak hesabı
Gün yüzüne çıkmayan imdatçıların,
Anca siz bilebilirdiniz varlığını.
Yeni bir çığlık başlayacak
İki ayaklı asla çıplak gezmeyenlerin
Geldiği yeri çoktan unutup kendi derdine düşenlerin tam içinden
Kulağı varlığına pişman edecek duyulan
Bir vasat daha ölecek.
Belki, el sallayacak ana feryadı
Son ninniyi duymuş bunca evladın ortasında
Ve herkes geldiği yeri unutmuşken.
Elbet ayakta, sırtı bir yere dönük
Ne denilse çözümsüz, görmedim duymadım
Elbet dualarını yalnız gece vakti edenler olacak
Kaçtım kurtuldum yok
Sonuç son ne olursa olsun.
Bu eli elime değmedi'nin
Beni zaten kimse görmedi'nin "son" şahidi olacak
Elbet olacak tekil ya da çoğul
Bir taze mezar başında, kambur veda.
Yeni bir çığlık başlayacak, kapanan ömrün acı zimmetlisinde, dudaklarında.
Belki bir adam, ayakları sevdiğiyle bi' yatakta sarılıp ısınmamış,
Belki bir kadın daha çatlaktan başka aynaya bakmamış
Her sefer aynı son sayfa
Kapı önünde
Sessiz gemi.
Zincirleme kederin dalga boyunu hiç sormayın
Kim teşhis edebilirdi elini taşın altına koymayanların yüzlerini?
Bunca kalabalığa iki göz yeterli gelir miydi?
Acı gerçeğin alt yüzü unutulsa da biliyorum
Adalet denilen şey dillere düştüğünden beri kıyıntı sakız kağıdıydı
Ötekiydi, ucubeydi
Herkesin adaleti kendineydi
Yetinemeyen sapiens toplumu ona da bi' bahane bulmuştu
İdam sehpasını alt kesim dişi çürüklerin yaptığını da hesaba katarsak;
Yeni bir çığlık başlayacak.
Ne senden ne benden
Biz olmadıkça ateşe barut
Asla son olmayacak
Hep bi' çığlık başlayacak ders almadıkça
Yankısı Kaz Dağları'ndan
Demode beşiklere kadar.
Gözlem Furkan Yağcı / Kömür Çuvalından Bez Bebek