“Kendilerine hidâyet geldikten sonra insanları iman etmekten alıkoyan, onların: ‘Allah bir insanı mı elçi olarak gönderdi’ demeleridir.” (17/94). Şayet iman, Allah'tan kaynaklanan ve O'nun seçimine bağlı olan, O yarattığı takdirde tahakkuk eden ve yaratmadığında da gerçekleşmeyen bir şey olsaydı, bu âyetin anlamı olmazdı. Çünkü bu durumda, mükellefin şöyle deme hakkı doğardı: “Beni imandan men eden şey senin onu bende yaratmayışın, bilakis imanın zıttı olan küfürü bende yaratışındır.” Bu durum, kölesinin ellerini ve ayaklarını bağlayıp onu karanlık bir odada kilitledikten sonra: “Ey suçlu! Bu evden niçin çıkmıyorsun, oradan çıkmanı ne engelliyor?” diyen birinin hâline benzer. Bu talep, nasıl anlamsız ve tutarsız ise meselemizdeki durum da aynısıdır.