Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

211 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Kitaba olumlu eleştirilerin olduğu gibi olumsuz eleştirilerin de had safhada yapıldığını okudum.Kişisel yorumum romanı anlamamış olduklarından yanadır.Kitapta yoğun bir metinlerarasılık vardır ve bunlar da net olarak açıklanmıştır.Yunanlıların Oidipus’unu İranlıların Rüstem ve Sührab’ını bilmeden romandaki konu bütünlüğü tam olarak oturmaz.Bu hikayelerin de zaten roman içerisinde anlatıldığını görüyoruz. Bu incelememde pek çok makaleden yararlandığımı da dipnot olarak eklemek isterim.Eserin, Kırmızı Saçlı Kadın başlıklı son bölümünde, Gülcihan: ‘‘Eski masal ve efsanelerdeki şeyler en sonunda gelir başınıza. Ne kadar çok okur, efsanelere ne kadar çok inanırsanız, o kadar çok gelir. Zaten dinlediğin hikaye başına geleceği için ona efsane dersin.’’ denilmiş. Böylelikle hem Doğu’nun Rüstem ve Sührab’ında hem de Batı’nın Oidipus’unda yaşananlar romanın başından sonuna kadar karakterlerin olay örgüsüne entegre edilmiş. Yazarın da birçok defa vurguladığı gibi, ‘‘Hayat, efsaneyi tekrar eder.’’ durumu, Kırmızı Saçlı Kadın yapıtının satır araları dipnotu. Rüstem ve Sührab hikayesinin ana hatlarıyla, yani bir gecelik birliktelikten doğan çocuğun babasız büyümesi olayıyla başlayan; devamında Oidipus’un babasını öldürmesi hadisesiyle sonu ilişkilendirilen Kırmızı Saçlı Kadın romanı, metinlerarasılık tekniğiyle epey eski hikayeleri modernize ederek sentezlemiş. Eser, son bölümü dışında Cem adlı karakterin ağzından yazılmış.Son bölüm ise Kırmızı Saçlı Kadın “Gülcihan”tarafından yazılmıştır.Cem’in babasının, Cem ve annesini terketmesinin üzerine dershane harçlığını çıkarmak için önce kitapçıda çalışır sonra buradaki kazancının az olması hasebiyle Mahmut adında bir ustayla kuyu kazmak için Öngören’e gitmesiyle başlıyor roman. Kuyu kazma işlemine yardım etmekten arta kalan zamanlarda kasabaya iniyor Cem. Kırmızı saçlı kadını da kasabaya indiği vakit görüyor ve aşık oluyor. Cem o sıralar 16-17 yaşlarında kırmızı saçlı kadın ise 35 lerinde.Cem kasabada kurulan tiyatroya girmeyi kafasına koyuyor ve çeşitli yollar deneyerek giriyor da. Sebebi ise Gülcihan’ın orada tiyatro oyuncusu olması. Tiyatrodaki oyunlardan biri de Rüstem ve Sührab. Romanda Batı ve Doğu mitolojisi öyle bir harmanlanmış ki karakterimiz de çocukluğundan olgun yaşlarına kadar hep bu mitolojinin detaylarıyla meşgul (Ayşe ile evlendiğinde müzelerde,tablolarda Rüstem Sührab’ı araştırması)Kırmızı Saçlı Kadın ile tanıştıktan sonra bir gecelik bir birliktelikleri oluyor Cem ile Gülcihan’ın. Bu birliktelikten dünyaya bir çocuk geliyor, ve Gülcihan oğlunun adını Enver veriyor (Sührabla eş değer. Keza Cem’in de bu durumda oğlundan haberdar olmaması, Rüstem’in Sührab’dan haberinin olmamasıyla ilişkilendirilebilirTabi bunun yanında Gülcihan da tek başına oğlunu büyüten Tehmine rolündedir. )Gülcihan aynı zamanda Cem’in babasının eski sevgilisi. Yani Gülcihan’ın, Cem’in babasıyla olan birlikteliği ve bundan haberdar olmadan onunla bir birlikteliğinin olması, Cem’i farkında olmadan öz annesiyle birlikte olan Oidipus ile bir bakımdan benzer kılıyor. Kısacası Oidipus’un annesi ile birlikte olması eserde Cem’in babasının eski sevgilisi ile birlikte olmasıyla eşdeğer görülüyor. Romanda en can alıcı noktalardan birisi de Cem’in, Mahmut Usta’yı babasının yerine koyması .Buna rağmen bir kaza sonucu kuyudaki ustasının üzerine kovayı düşürmesi ve ustasını orada bırakıp kaçması, onu kuyudan kurtarmaması.Bu içinde hep bir kuruntu olarak kaldı Cem’in.Kimseciklere anlatmadı,kendisi de düşünmemeye çalıştı.Babasının yerine koyduğu Mahmut Usta’dan babasından alamadığı intikamı alması ve Mahmut Usta’nın birisi tarafından kurtarıldığını düşünmek Cem’in işine geldi roman boyunca. Romanın ilerleyen bölümlerinde Cem’in Ayşe adlı bir kızla evlendiğini,çok mutlu olduğunu,çok zengin olduğunu ancak çocuklarının olmadığını görüyoruz bu durum onları üzse de yine de birbirlerine ihanet etmiyorlar. Eserin bir noktasına kadar babasından habersiz oğul, oğlundan habersiz bir baba söz konusu fakat bir süre sonra işler değişiyor ve ikisi de birbiriyle yüzleşiyor. Cem Sührab adlı bir şirket kuruyor,şirketi büyüyor ve Öngörendeki Mahmut Ustayı terk ettiği kuyuya kadar geri döndürüyor Cem’i.Kendi şirketinin reklam yüzü oluyor basın toplantıları oluyor.O toplantının Öngörende olduğu bir gün Enver ile Cem’in yolları kesişiyor.Kırıkkale tabancasını oğluna doğrultuyor Cem, zamanında ustasını bırakıp kaçtığı o kuyunun yanında. Pamuk’un eserde de belirttiği gibi; Cem’in suçu, Rüstem gibi oğlunu öldürmek değil onun gibi bir gecelik sevişmeden bir oğul sahibi olmak ve bu oğula babalık etmemekti. Rüstem ve Sührab hikayesinde de baba oğulu öldürmüştü fakat Kırmızı Saçlı Kadın’da durumlar bu şekilde başlamış gibi görünse de bu şekilde devam etmiyor. Oğlunu öldüren bir baba değil, babasını öldüren bir oğul var eserin sonunda. Oidipus hikayesinin ana yapısıyla benzer olmasa da babasını öldüren oğul figürü benzerdir, eserde. Orhan Pamuk’un, Rüstem yerine Oidipus’u yeğlemesi de buna bir isyan niteliğinde. Oidipus babasını öldürmenin ve annesiyle birlikte olmanın verdiği ağırlığı kaldıramayıp kör etmişti kendini. Kırmızı Saçlı Kadın eserinde de Enver, Cem’e: ‘‘Sana kızdığım zamanlar aslında seni kör etmek geliyor içimden.’’ diyor. Ki öyle de yapıyor, babasının elindeki silahı aldıktan sonra gözünden vuruyor onu. Olayın üzerine gelen Gülcihan gözyaşlarına boğuluyor orada, tıpkı Sührab’ın annesi Tehmine gibi. Zaten eserde, ‘‘Önce acımı gözlerimden akan yaşlarda hissederek, daha sonra Sührab’ın annesi Tehmine gibi, ciğerimden gelen çığlıklarla ağlamaya başladım. Evet, tiyatrodaki gibi.’’ şeklinde vurgulanıyor bunu.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,2bin okunma
·
4.634 görüntüleme
Varsız okurunun profil resmi
Kitap ilk gençlik hikayesinden –ilk bölüm- öte fazla bir anlam taşımıyor. Olumsuz görüşlerin metinler arasılığa yüklenmesi iyi niyetle ve bana kalırsa zorlama yöntemlerle yapılabilecek yorum. Farklı metinlere göndermeler o metni de akışa katmak için kullanılır. Ancak o zaman özgün şekilde sanatsal anlam taşıyabilir. Kitapta Orhan Pamuk’un hikayesi Şehname’nin içine girip kayboluyor. İncelemede de bu durum gözleniyor zaten, Şehname olmadan kitap anlamlandırılamamış. Özgünlük kaybolmuş, kendini ispat sorunu çıkmış ortaya. Ciddi şekilde yazar hatası var.
M. okurunun profil resmi
Okudugum ilk Pamuk romanıydı. Çok beğenmiştim. Orhan Pamukla tanışma kitabım olmuştu. Nacizane tek eleştirim şuydu: Romanın ilk bölümü çok detaylı güzel işlenmişken devamı biraz çabucak bitmiş gibiydi. Biraz daha yazamaz miydi diye düşünmüştüm. 😊 Bu güzel incelemen ile beni askerlik yıllarıma, kitabı okuduğum 2016 senesine göturdun.
Demet S. okurunun profil resmi
Ben eleştiremedim,çok ama çok beğendim☺️☺️Çok teşekkür ederim 🙏
Özlem okurunun profil resmi
İncelemeniz çok güzel, çok faydalı olmuş, emeğinize sağlık.
Demet S. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.