Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yalom'un kitapları uzun yorucu bir yolculukta mola vermek gibi. Bir durup nefes almak, dünya varmış demek gibi. Yaşayanların bir hayli acı çektiği olayları kullandığı kelimelerle öyle yaşanılabilir hale getiriyor ki sıkılmadan, bunalmadan hepsinin sonunu merakla okuyor insan. Garip bir şekilde tüm hikayeler ufakta olsa dokunuyor, sarsıyor. Kendisinin de dediği gibi sadece iyi bir psikoterapist değil profesyonel bir yazar. Kendi yorumlarını yaparken yanında okuduğu filozofların fikirlerini de ara ara serpiştirmesi tuzu biberi. Mesela Sokrates'in "üzerine düşünülmemiş bir hayat yaşanmaya değmez" sözü Yalom'un olay örgüsünde çok daha anlamlı bir hale geliyor. Ne için yaşadığınızı, hayatınız da bir anlam aramaya itiyor. Ölümün ne kadar yakınında veya uzağında olduğumuz belli değil ama Ellie'nin de dediği gibi " Ölüm veya acı çekme fikrine sırt çevirmek gerekmediğini ama bunlara uzun uzun alan ve vakit ayırmanın da lüzumu olmadığı" hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiğini öğrenme çabasında olmamız gerektiğini işliyor içinize. Ölümün eşiğinde olan kanser hastası Ellie'nin ölüme öncülük etmek tabirini Nietzsche'nin " Neden'i olan, Nasıl'a katlanır" sözüyle öyle bir vurguluyor ki etkilenmemek elde değil. Kitabın ilk sayfasında ve son hikayesinde de özellikle paylaştığı; "Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın." Marcus Aurelius'un Düşünceler kitabında ki paragrafıyla bitireyim. Naçizane tavsiyedir okumak isteyene.
Günübirlik Hayatlar
Günübirlik HayatlarIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20158,6bin okunma
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.