Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nottingham Üniversitesi Tıp Okulu'nun diseksiyon salonundayız. ''Dokun'' diyor bana Dr. Ben Olivere ve dikkatimi bir erkek kadavrasının üst göğüs bölgesindeki gevşek bir boru parçasına çekiyor. Borunun tatbikat amaçlı kesildiği kesin. Ben eldivenli parmağımı borunun iç kısmına daldırıp dokuyu hissetmemi söylüyor. Söylediğini yapıyorum: pişmemiş hamur izlenimi veriyor bana sanki bir canneloni silindiri gibi. Ne olduğuna dair hiç bir fikrim yok. ''Aort'' diyor Ben, gurura benzer bir ifadeyle. Cidden şaşırıyorum. ''Öyleyse buda kalp mi?'' diye soruyorum, hemen yanındaki biçimsiz topağı işaret ederek. Ben başıyla onaylıyor. ''Bunlar da karaciğer, pankreas, böbrek, dalak.'' Karın içindeki organları sırayla işaret ediyor ve kimi zaman birini kenara çekerek, altında ya da arkasında kalan organı ortaya çıkarıyor. Bunlar eğitim amaçlı plastik maketler gibi sabit ve sert değil: aksine kolaylıkla sağa ve sola oynayabiliyorlar. Gördüklerim belli belirsiz su balonlarını çağrıştırıyor. Bölgede başka bir sürü şey daha var: birbirine dolanmış kan damarları, sinirler ve tendonlar, metrelerce bağırsak. Hepsi sanki gelişi güzel bir araya getirilmiş, bir zamanlar insan olan bu zavallı, isimsiz şahıs sanki kendisini telaşla apar topar paketlemiş gibi. Bu karman çorman bölmenin karşısında hareketsiz bedenin bir zamanlar oturup kalkmasını, düşünmesini, gülmesini ve yaşamasını mümkün kılan işlevleri nasıl olup da yerine getirdiğini gözümde canlandırmak olanaksız geliyor o an.
Sayfa 160 - DOMİNGO YAYINLARIKitabı okudu
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.