Şu dağlar şahittir
Benim şuramda sönmeyen kaos var
Yoldan geçen "âşk diyor
Ben gördüm ki var oluş, yeniden doğuş
İşte öyle bir şey ki yaş, baş bakmadan çocuklaştırır...
Umutlar yeşerir
Bağ, bahçe şenlenir
Ama habersizdir o
Sonra benim buralarım yavaş yavaş yanar
Aheste aheste bedenimin yoğunluğunu hissederim...
Kuşlar uçuşuyor ya şuramda
Zannederler ki özgürler
Yağmur damlar kanatlarına da
Yeryüzündeki bereket sanar
Biraz hüzünlü birazda neşeli tadı damağımda...
Dışarıdan bakıyorsun diyorsun ki "delidir"
Yakından süzersin takatin kalmaz
Sabredersin de illallah edersin âşkın çemberinde
Leyla bilse ne eder?
Yer yarıldı bahar saçıldı şuralarımda
Acı, tatlı, mayhoş bir sızı var
Sevgilim yine giyinmişsin gökyüzünü narin bedenine, kırıtırsın...
Omuzunda öptüğüm yerde memleket varmış
Meydanında âşıklar toplanmış
Bu âşkla kül savrulur hülyaya, nereye kadar?
Biri söz söylesin âşkın serzenişli şarkılarından...
Yaşıma, başıma bakmadan uyumalımıyım baş ucunda?
Dudaklarında senden geçmeli âşkı ey yâren
Cebimde ufak bir fotoğrafınla
Böyle bir hayalle şehir kalabalığında
Nefesinde nefesimi soluksuz çekmeli
Şaire söyle ne diyor?
Durağı kızarınca nasıl nazlanır?
Güldüğünde gözlerinde nevruz var
Ağladığında ciğerim erbain
Benim içimi bu mu parçalar?
Kirpiklerinde sahipsiz yakut var
Tenim, ruhum sesiyle mihmandar
Gökten gelen lütuf sinem bahtiyar
Hayaller gerçeklerle saltanat kavgasında
Nefesim geçmedi saçlarından kalbe alaz alaz...
Benim kalbimde kelebekler uçuşuyor ya
Zennediyorlar ki özgürler
Onların bir günlük hayatı gönle dokunduğunda
Kâinatta, evrende, yeryüzü de mutlulukla son bulur...
AYKUT BARIŞ ÇELİK