Gönderi

336 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Dünya öyle çirkindi ki, kimsecikler kalkmadı mezarından.
Varolmakla başlar bütün hikaye.Dört ana karakter üzerinde anlatmış bütün varolmanın deliliklerini,çirkinlik ve çürümüşlüğün.. TOMAS:saygın bir cerrah ve aynı zamanda cinseliğe kadınlara bağımlı biri.baba olur onun ne olduğunu bilmeden Yaşar çünkü toplum bundan onu sorumlu tutacağını bilse de o bu kuralı görmezden gelir.İç dünyası çürümüş bir vaziyete ne istediğini bilmeden sadece farklı bedenlerde varolmanın peşine düşüyor.Ne kadar çok tene dokunsa o kadar kendinden yabancılaştığını varolmanın bir doğum sancısı gibi yeniden,yeniden kendini doğurmanın dayanılmaz ağırlığını Yaşar..TOMAS,hayali bir karakter değil yazarın dediği gibi onu bir kadın doğurdu.yani bizden biri :)) TERESA:Sakin ve yumuşak karakterli.çocukluğunda annesinin onu ihmal etmesi,”üvey babasının ona taciz etmesine göz yumar”Buda teresa ‘da kendine yabancılaşmasını varolmanın en olduğunu hiç bir zaman anlayamamasına yol açar.Tomasa olan aşkı,gerçekten sevgimi yoksa çaresiz bir kaçış mı?bir insanın güven duyabileceği ilk kişi yankınındaki olmalı.Teresa bu varolma sancısını Tomasa olan saplantılı bağımlılığı ve çaresizliğinin doğuşunu Yaşar. Tomas tarafında defalarca başka kadınlarla aldatıldığını bilmesine rağmen ondan ayrılma cesaretini hiç bir zaman bulamaz.Aldatma gerçekten bir başka bedene dokunmaklamı yoksa annesinin ona yaptığı şeymi bunun sorgusunu yapar.Hayatına giren küçük köpeği karenle hem hiç tatmadığı anneliği,hiç sahip olamayacağı kendi annelik duygusunu küçük köpeğinde bulur.Sevgi gerçekten nedir???sahiplenmemi?yoksa varolmanın temel duygusumu?? …Teresa:hayali bir karakter değil.yazarın dediği gibi onuda bir kadın doğurmuş.yani bizden biri :). SOFİYE: Bağımsız biri isyancı.ilk isyanı henüz 13 yaşındayken babasının ona yaptığı baskıya baş kaldırarak yapıyor.Dayanılmaz varolmanın ağırlığını resim yaparak hafifletmeye çalışıyor.Tomasla yoları bir atölyenin karanlığında tensel birliktelikle başlar.sofiye ‘de başlangıç var,ama devamı yok.onunda ilk güvenmesi gereken en yakını tarafında büyük bir ihanete uğrayışının çürümüşlüğünü bir ömür yolcusu olarak birlikte yol alacaklar..gerçek ihanet nedir??İki kişilik ilişkide bir üçüncüsü mü?! Yada ilk varlığını senden çalanlar mı ???!…sofiye..hayali bir karakter değil onuda bir kadın doğurdu yani bizden biri:).. FRANS:sesiz, itaatçı,duyarlı,pasif bir karakter.Karısına karşı sonsuz bir saydı duyan biri.Bir gün sofiyle yoları çakışır frans sofiye dayanılmaz bir aşk duyar ama sofi onun bu aşkını sadece tensel olarak karşılık verir.frans bu dayanılmaz duygunun adeta kölesi oluyor.aslında aşk belkide bir saplantıdır.sofinin onu red etmesi onu terk edip gitmesi bile Fransta bu duygunun daha da büyümesine sebep oluyor.O kadar büyük ki aşkı sofiye onu sanki hep bir yerde görüyor ve izliyor duygusuyla kalkıp iyi niyet elçisi diye komboçyaya bile gidiyor.ve kafasına yediği bir mermiyle varolmanın hafifliğini de görmüş oluyor..aşk gerçekten nedir??Görmeden sevmek mi ??..frans hayali bir karakter değil onuda bir kadın doğurdu.yani bizden biri :)).. Bazı kitaplar beyin yakar.bu kitapta onlardan biri.Ahlaklı olan okumasın çünkü ahlakınız bozabilir.Niye böyle dedim diyecek olursanız gerçekten kemikleşmiş ve at gözüyle kitap okuyan çok.gerçi sizler gibi yazan yazarlar var onları okumaya devam edin bu tarz “kitapsızların,yazdığı kitaplardan uzak durun”:) Birde siyasi boyutu var onuda tomasın makalesinden dinleyelim:). “Tomas tartışmayı yakından (on milyon Çekle birlikte) izliyordu; yaşanan acımasızca olaylardan habersiz olmayan komünistler vardı mutlaka (devrim sonrası Rusya’sında işlenen ve hala işlenmekte olan korkunç suçlardan habersiz olamazlardı) ama o, komünistlerin çoğunluğunun gerçekten bunlardan habersiz olduğu görüşündeydi.” “Tomas, Oedipus hikayesini bu bağlamda görüyordu işte: Oedipus anasının yatağına girdiğini bilmiyordu, ama olup bitenlerin farkına varınca, kendini suçsuz saymadı. “Bilmeyerek” neden olduğu felaketleri görmeye dayanamadığı için gözlerini kör etti ve o kör haliyle Tebai’den çıktı gitti. Tomas, komünistlerin kalbimiz temiz diye bağırarak kendilerini savunduklarını duydukça kendi kendine, Sizin ‘bilmemeniz’ sonucu bu ülke özgürlüğünü kaybetti, daha da yüzyıllarca kazanamayacak belki, hala kalkmış kendinizi suçlu bulmadığınızı nasıl söyleyebiliyorsunuz? diyordu. Yaptıklarınızı görmeye nasıl dayanabiliyorsunuz? Nasıl oluyor da dehşete kapılmıyorsunuz? Görecek gözünüz yok mu? Gözünüz olsaydı, gözünüzü kör eder, Tebai’den çıkar giderdiniz!” İnceleme,yazmam bana ne hissettirdiyse onu anlatırım :))keyifli okumalar:)))…
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Varolmanın Dayanılmaz HafifliğiMilan Kundera · Can Yayınları · 201910,5bin okunma
··
298 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.