Gönderi

Fazla seçeneğe sahip olmak ile hiç seçeneğe sahip olmamak arasında pek fark yok. Okunacak sayısız kitap, izlenecek sayısız belgesel opsiyonu zihni şaşkınlığa uğratarak eylemsiz bırakıyor. Isırılıp bırakılan elmalara dönüyor hobiler.. Hedef minimalizmi başarının anahtarıdır. İnsan ilişkileri bile fast-food patates gibi tüketilir halde. Hep yedekte insan opsiyonu var, mevcut olanlarla derin ilişki kurmak yerine yenilerine yeşil butondan tık diye basit mesaj bırakmak yeter. Daha çok sayıda daha fazla diyaloglar.. Ama tatminsiz ve yüzeysel diyaloglar. İlkel zamanlarda atalarımızın uzun göç sonrası buldukları ilk meyve bahçesinde karınlarını bozacak kadar yemelerine benziyor bu. Survival/kıtlık-tıkınma modu.. Bol vitamin var, ancak geride dev hazımsızlık ve yorgunluk var. Teknoloji çağında biz işte o yorgunlukta kıvranıyoruz. Ee ne yapmalı, bize onu söyle? Eski çağlarda yelkenli gemileri batmaktan kurtarmak için yapılan pratik metodu uygulamak işte; güvertedeki fazla ağırlıkları atmak. Birkaç hedef seçip gerisinden kurtulamadığımız sürece sırtımızdaki aşırı/excessive ağırlıklardan kurtulamayacağız. Açık büfenin sunduğu sahte illüzyonu bırakıp zihin tabağını anlamlı ve faydalı içeriklerle doldurmak gerek; ilişki ağını genişletmek kadar derinleştirmeyi hedeflemek, gereksiz network fetişizminden kurtulmak. Böylece her sayısal büyümenin gerçek büyüme olmadığını idrak etmek. Hatice Acar
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.